1789'dan Günümüze

Türkiye'de Ordu ve Siyaset

William Hale

Türkiye'de Ordu ve Siyaset Quotes

You can find Türkiye'de Ordu ve Siyaset quotes, Türkiye'de Ordu ve Siyaset book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
13 haziran 1993 dyp toplantısı
Bir kadının Başbakan seçilmesi, Müslüman bir ülkede kendi başına önemli bir dönüm noktasıydı. Bayan Çiller, göreli olarak genç, liberal ve hem politika açısından hem kültür açısından sıkı bir Batı yanlısıydı. Dahası, Demirel'in Cumhurbaşkanlığına seçilmesi, Türk siyasetinde sivilleşmenin başka bir işareti olarak görülebilirdi. İki kez generaller tarafından iktidardan uzaklaştırılan bir adam, şimdi onların üstünde, devletin en üst kademesindeydi. Yeni bir Cumhurbaşkanı ve Başbakan seçme süreci, geçmişle karşılaştırıldığında, pürüzsüz ve demokratik kurallar içinde gerçekleştirilmişti. Türkiye hâlâ şahlanan enflasyonla yüz yüzeydi ve Kürt sorunu, en ciddi iç çatışma olarak duruyordu. Bununla birlikte, başka bir askeri müdahale olasılığı, ülkenin savaş sonrası tarihinde her zamankinden daha uzak bir olasılık olarak görülüyordu.
Sayfa 336 - alfa
KOMPLOLAR VE TEMİZLİKLER, 1924-1926
Bu başarı cumhuriyet rejiminin devamlı ilkesi haline getirildi. Ordu siyaset sahnesinden bütünüyle dışlanmadı, fakat muvazzaf subayların merkezi devlet organlarında bağımsız bir güç kullanmalarına engel konuldu. George S. Harris'in belirttiği gibi, "Atatürk'ün orduyla sorunu orduyu siyaset dışında tutmak değil, kendisine ve cumhuriyete bütünüyle sadık kalmasını güvenceye almaktı." Önceki öykü, en dolaysız dışlama nedeninin, 1920'lerde bazı generallerin yükseltmeye çalıştığı muhalefet olduğunu gösteriyor. Ne var ki, daha geniş anlamda Atatürk, siyasetle yakından uğraşmayı subayların askeri performansları önünde ciddi bir engel olarak da görüyordu. Altı günlük konuşmasında açıkladığı gibi: Komutanlar, askeri görev ve sorumluluklarını düşünüp yerine getirirken, siyasi mülahazaların kararlarını etkilememesine dikkat etmelidirler. Unutmamalıdırlar ki, işi siyasi meseleleri düşünmek olan başka görevliler de vardır. Esasında 1923-1926'da Atatürk'ün kavradığı şey, Mahmut Şevket Paşa'nın subayları siyaset girdabının dışında tutma aziz tutkusuydu. Bu başarının yararları sonsuzdu. Jön Türkler yönetiminde ordunun sürekli müdahalesi imparatorluğu harabeye çevirmişti; yeni cumhuriyet yönetiminde Türkiye onyıllardır tanık olmadığı bir siyasi istikrara ulaştı.
Sayfa 115 - Alfa | TarihKitabı okudu
Reklam
SAVAŞ VE ÇÖKÜŞ, 1914-1918
Pek çok tarihçi, Türkiye'nin Almanya safında Birinci Dünya Savaşı'na girmesinin öldürücü olduğu kadar akıldışı da olduğu konusunda hemfikirdir. A. J. P. Taylor'un belirttiği gibi, "Bu hareket için rasyonel bir motif düşünmek güçtür. Almanya kazansaydı bile Türkler savaştan kazançlı çıkamazdı; gerçekte harap imparatorluklarının hayatta kalmasının tek şansı, bütünüyle savaşın dışında kalmalarıydı."
Sayfa 81 - Alfa | TarihKitabı okudu
AÇIKLAMALAR VE ÇÖZÜMLEME
Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki çatışmanın en ciddi nedeni, kabinede etkili muhafazakâr İslamcı unsurların bulunması ve Evren'e göre Özal'ın bunlara çok daha fazla ödün vermeye hazır olması olgusuydu. Cumhurbaşkanlığı süresi boyunca bu konuda hükümeti sık sık eleştirdi ve kabineye uyarılarda bulundu. Turgut Özal'ın Nakşibendi tarikatına bağlı olması Evren için özellikle tatsız bir şeydi; gerçekte, 1983'te bunu bilmiş olsaydı Özal'ın ANAP'ı kurmasına izin vermeyeceğini anılarında ileri sürüyor. 1986 yazına gelindiğinde, Başbakan olarak Demirel'in daha tercih edilebilir olabileceğini bile düşünmeye başlamıştı; kabul edildiği üzere, muhafazakâr İslami görüşe ödünler vermeye hazırdı, fakat tam boy bir İslami rejim kurmaya çalışanlara prim vermeyecekti ve açıkça Özal'dan daha çok Kemalist milliyetçiliğe bağlıydı.
Sayfa 348 - Alfa | TarihKitabı okudu
SİSTEMİ ETKİLEYEN PARÇALANMA, 1977-1980
Anarşiyi önlemesi gereken devlet organlarının yıkıcı kutuplaşması, siyasi liderler arasındaki bu sürekli sertliğin sonuçlarını daha da ağırlaştırdı. Bu durum, solcu POL-DER ve sağcı POL-BİR olarak iki örgüte bölünen polis teşkilatını özellikle etkiledi. POL-DER sağcı teröristleri yakalayıp solculara dokunmazken, POL-BİR de solcuları yakalayıp sağcılara dokunmuyordu. Bu örgütlerden birine mensup polislerin yakaladığı terör sanığını, diğer örgüte mensup polisler bırakıyordu. Turhan Feyzioğlu gibi merkezci politikacıların her iki örgütü de dağıtma girişimleri başarılı olamadı.
Sayfa 276 - Alfa | TarihKitabı okudu
1957 ile 1963 yılları arasında Türkiye, darbe, karşı darbe, komplo ve subay tehditleriyle sürekli başı belada olan tipik Latin Amerika ya da Ortadoğu'nun muhafız devletleri durumuna düşmeye çok yaklaştı.
Sayfa 214Kitabı okudu
Reklam
12 MART REJİMİ: SONUÇLAR VE DEĞERLENDİRME
Sıkıyönetim idaresi acımasızca ve siyasi duyarlılıktan uzak siyasi şiddeti bastırırken, rejimin demokratik normlara ciddi bir özen gösterdiğini iddia etmek güçtü. Dahası, uzun erimde teröristleri caydırmaya da yetmedi. Dwight Simpson'ın o zaman ileri sürdüğü gibi, "ordu, merkezci siyaset dışında her tür siyaseti Türk siyasal sürecinden etkin bir şekilde dışlamakla, siyasal yaşam üzerinde öldürücü, boğucu bir etkide bulundu ve tam da ordunun militanca karşı çıktığı 'aşırıcılığın' boy vermesine yardımcı oldu."
Sayfa 259 - Alfa | TarihKitabı okudu
mehmet ali'nin oğlu ibrahim paşa, suriye'de büyük bir kuvvet topladı ve açıkça sultanla son bir hesaplaşmaya hazırlanıyordu. osmanlı kuvvetleri halep'e ilerledi, fakat 24 temmuz 1839'da tamamen bozguna uğradı. tam 6 gün sonra mahmut tüberkülozdan öldü ve yerine 16 yaşındaki oğlu abdülmecid geçti. yeni bir devrin açılmasıyla birlikte, osmanlı reformlarının geleceğinden başka imparatorluğun hayatta kalması da bir kez daha bıçak sırtında görünüyordu.
CUMHURBAŞKANI İNÖNÜ VE ORDU, 1938-1945
Bununla birlikte İnönü'nün cumhurbaşkanlığı dönemi Atatürk'ün ordunun sivil (ya da sivilleştirilmiş) siyasi kuruma sadık kalması gerektiği ilkesini esas olarak korudu. Aynı zamanda, genç subayların gördüğü radikal siyasi eğitimin uzun erimli önemli bazı sonuçları vardı. Düş kırıklığına uğramış eski bir subayın (ve eski politikacı) yıllar sonra yazacağı gibi: “Türk subaylarının eğitim metodu diğer ordularınkine hiç benzemez. Diğer ordularda subay olmak, diğer devlet memuriyetleri gibi profesyonel bir iştir. Ne var ki, bizde, işten fazla bir şeydir; milli bir görevdir, devlet muhafızlığıdır.” Esasında, genç subayların eğitimi ve toplumsallaştırılması, Tanzimat yıllarında atalarının benimsemiş olduğu aydınlanmanın öncüleri öz-imajını koruyordu. Fevzi Çakmak yönetiminde ordunun zirvesindeki hareketsizlik, galiba alt rütbeli subayların radikalizmini güçlendirdi. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Türkiye yeni bir siyasi döneme girerken bu bağlanmalar ve bölünmelerin hassas önemleri olacaktı.
Sayfa 124 - Alfa | TarihKitabı okudu
demirel'in darbe sorusuna cevabı
şu anda ne türkiye'nin atmosferi ne de dünyanın atmosferi bir darbeye uygundur. bugünkü güçlüklerimiz, peş peşe (askeri) müdahalelerimizin biriktirdikleridir. müdahaleler bu ülkede hiçbir şeyi halletmedi. ordudakiler, darbelerin türkiye'ye zarar verdiğini biliyorlar. terörü halletmediler, enflasyonu halletmediler. bu sefer demokrasiyi deneyeceğiz. euromoney dergisi mayıs 1992
Sayfa 336 - alfa
47 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.