Ancak 1935 yılı Türkiye'de kadın hareketi için paradoksal bir yıl oldu. Meclisin kapıları kadınlara açılırken Türk Kadınlar Birliği'nin kapıları kapatılıyordu. Siyasal haklarının kazanımının ardından Uluslararası Kadınlar Birliği on ikinci kongresini İstanbul'da gerçekleştirmişti. Bu, Türk Kadın Birliği'nin uluslararası alanda ne denli etkin bir konum kazandığının göstergesiydi. Kongrenin hemen ardından, on gün sonra, Türk Kadın Birliği TEK PARTİ tarafından kapatılacaktı.
Eskiden halk, tarihi çınarları ve memba sularıyla meşhur Fülürye'ye fülürye kuşunu dinlemek için giderken bu kez kızgın kumlar üzerinde yatan Rus dilberleriyle göz banyosu yapıyordu. Bu arada fülürye, Rus şivesiyle Florya'ya dönüştü.
Düğün töreniyle artık iki gencin mutluluğunun takdisi düşünülmüyordu. Köyde kasabada şehirde diğer aile üyelerinin yaptıklarına bakılıyor ve onlardan geri kalmamak için aile varını yoğunu ortaya koyuyordu. Bu tür davranışlar çoğu kez hüsranla sonuçlanıyordu. Bir hafta geceli gündüzlü süren ziyafet ve davetler evin ocağına incir ağacı dikiyordu. Zavallı aile düğünden sonra belini doğrultamıyordu. Kısaca düğün bir takdis töreni olmaktan çok bir matemin başlangıcına dönüşüyordu.
Ömer Seyfettin öncelikle " eski lisan"ın ne olduğunu açıklıyor, " Eski lisan nedir? Asla konuşulmayan Latince İbranice gibi yalnız kendisiyle meşgul olanların zevk ve idrakine taalluk eden bir şeydir! " Diyordu.