Yazar kitapta tamamen kendi deneyimlerinden söz ediyor. Türkiye'de yaşadığı problemlerden, gençliğinden ve daha sonra yurtdışına göç etme isteği ile birlikte gittiği İtalya'daki yaşamını anlatıyor. Gezmek için ve geçici olarak yaşamak için gitmek zorunda kaldığı şehirlerden ve ülkelerden de bahsetmiş. Anlatım dili sürükleyici olduğu için beni içine çekebildi.
Kitap 246 sayfa fakat 146. sayfadan sonraki kısım Günlük Notları olarak bize aktarılmış. Günlük kısmını ilk başta biraz sıkıcı bulsam da okudukça daha keyifli olmaya başladı ve yazarın düşünce yapısını ve yaşadıklarını daha iyi anlamaya başladım. Kitabı özellikle yurtdışına göç etmek isteyenler için önerebilirim.
Umut & Hayal Kırıklığı, Kararlılık & Tereddüt, Melankoli ve Hüzün... Bazen ne iyi yapmışsın dedim, bazen niye bu kadar yoruyorsun kendini dedim.. En sonunda yazarın yolculuğuna devam ettiğine karar verdim..
Gökhan Bey sade ve içten bir dille hatta arkadaşıyla dertleşir gibi başından geçenleri - göç hikayesini bizlerle paylaşmış kitabında. Sanırım bu konu üzerine okuduğum en yalın ve doğru içerikleri sahip olan yazı bu kitap. Bence vakit ayrılmalı ve bir gidene danışılmalı ;)
Yaşadığım yeri bırakıp kocaman bir maceraya atılma meraklısı olduğum için çok sevdiğim bir kitap oldu,özellikle İtalya aşığı olduğum için de kitap aklımdaki çoğu soruyu giderdi üstüne heveslendirdi... çoğu yerde yazarın karşılaştığı zorluklar ( maddi veya manevi) beni bir tık korkutsa da içimde inanılmaz bir istek uyandı !
Sizce bir birey başına ne gelirse; doğduğu büyüdüğü arkadaş edindiği dilini konuştuğu ve her köşesini bildiği ülkesini bırakma noktasına gelir?
Kitabın kapağında yazan bu cümle yazarın öğrenci olduğu yıllarda hocasının derste sormuş olduğu bi soru aslında. Buna pek çok farklı yanıt gelebilir. Yazarın da birçok nedeni var. Bu ülkede yaşarken her