On Altıncı Asırda Türkiye

Türkler ve Kraliçe Elizabet (1200-1255)

Ahmed Refik

Türkler ve Kraliçe Elizabet (1200-1255) Sözleri ve Alıntıları

Türkler ve Kraliçe Elizabet (1200-1255) sözleri ve alıntılarını, Türkler ve Kraliçe Elizabet (1200-1255) kitap alıntılarını, Türkler ve Kraliçe Elizabet (1200-1255) en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sigara Türkiye'ye Nasıl Girdi?
İngilizlerle dostluk tam kıvamında idi. O tarihe gelinceye kadar Türkiyede tütünü bilen yoktu. Türkiyeye tütünü Kıralıça Elizabet soktu (1600). Peçevi İbrahim Efendi, İstanbul'a tütünün nasıl geldiğini şöyle anlatıyor: "Fi sen tis'a ve elf (1009) (1600) hududunda İngiliz keferesi getürdiler. Ve bazı emrazı ratba şifa olmak namına satdılar.
... Kıraliçe Elizabet'in her dediği yerine getiriliyordu. Fakat İngiliz gemilerinin de Cezayir Kkorsanlarından rahat yüzü gördükleri yoktu. Gene bir defa korsanlar Cezayire giden bir İngiliz gemisini yakaladılar. İçinde bulunan yedi bin altınlık kadife ile kıymetli eşyayı aldılar, tayfalarını esir ettiler. Gemiden pirinç, ve saireyi İspanyada bir kaledeki askerlere beş yüz altına sattılar. İngiliz elçisinin şikayeti üzerine Trablus Garp beylerbeyine şiddetli bir hüküm yazıldı. O zamanlar Trablus beylerbeyi Sokollu'nun oğlu Hasan Paşa idi. Hasan Paşa Üçüncü Murad'ın hükmüne ehemmiyet vermedi. İkinci bir hükümde Hasan Paşa şiddetle tehdit edildi. Hükümde şöyle deniyordu: "Bu husus görülmek için emri şerif verilmişiken amel itmeyüp ihmal eyledüğün ecilden mes'ul olmak değil belki azin ve hakarete müstahak olmuşsundur". Hasan Paşaya bu ağır hüküm yazıldığı gibi Kraliçe'nin de gönlü alındı... Hasan Paşa'ya o ağır hükmün yazılmasının sebebi vardı. Divandan Trablus Garba gelen Mehmet Çavuş kendisine Üçüncü Murad'ın hükmünü sunduğu zaman Paşa hükmü şerifi okumuş, Mehmet Çavuşa - Mazul olacağım dahi bilsem kafir itlak eylemezim ve gemilerin her kande bulursam alurum, demişti. Filhakika Hasan Paşa bu sözleri söyliyecek yaradılışta bir vezirdi. Peçevi diyor ki: "Gayet vecih, nümayişi bimanend bir şehbaz ve şehlevend çelebi idi. Amma bir mertebe mağrur ve hodbin ve hodpesend idiki kat'a gözüne kimesneyi kesdirmez idi. Akranı olandan kat'ınazar, mafevkine dahi iltifat etmez idi".