Türklüğe Adanmış Bir Ömür Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu Sözleri ve Alıntıları
Türklüğe Adanmış Bir Ömür Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu sözleri ve alıntılarını, Türklüğe Adanmış Bir Ömür Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu kitap alıntılarını, Türklüğe Adanmış Bir Ömür Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kırım Tatar Türkleri, 1944 yılında son ferdine kadar Kırım'dan sürgün edilmiştir. 1944 Sürgünü sonucunda Kırım’da yaşayan Tatar Türkü sayısı sıfıra indirildi. Nüfus sıfırlandığı gibi Kırım Tatarlarının izleri de silinmeye çalışıldı. Kırım‘daki bütün kitaplar toplatılarak yakıldı. Kırım’ın tarihi hakkında bilgi veren hiçbir kitap kalmadı. Şehir, yol ve coğrafi isimler, hepsi Rus isimleri ile değiştirildi. Camiler ve mezarlıklar tahrip edildi. Mezar taşları inşaat işlerinde kullanıldı. Bu durum gösteriyor ki Kırım Tatarlarının bölgeden ayrılması yeterli değildi. Onların izleri de tamamen silinecek ve bir daha Kırım’a dönmelerine izin verilmeyecekti. Aslında soykırım, tam da bu olsa gerek. Topyekün ne varsa yok etmek…
17 Mayıs'ı 18 Mayıs'a ( 1944 ) bağlayan gece Kızıl Ordu askerleri operasyona başlamıştır. Gece yarısı yataklarından kaldırılan Kırım Tatarlarına, 15-20 dakikalık zaman içerisinde yola çıkmak üzere hazırlanmaları istenmiş ve sonrasında hayvan vagonlarına bindirilerek Orta Asya'ya doğru yola çıkarılmışlardır. Bu aslında tarihte eşi benzeri görülmemiş bir caniliktir.
Gönderilenler arasında II. Dünya Savaşı'nda Rus ordusunda savaşmış madalyalı askerler de bulunmaktadır. Sürgün kararı uygulanırken hiç bir istisna gözetilmeden bütün Kırım Tatarları Kırım'dan uzaklaştırılmaya çalışılmış ve insani olmayan şartlarda yapılan sevkıyat ve sonrasındaki birkaç yıl boyunca yaşanan sefalet nedeniyle, sürgün edilen 423.000 Kırım Türk'ünün 195.000'i hayatını kaybetmiştir.
Felek insana neler gösteriyor. Kırım'a giderken uçakta yanımda bir kız vardı. Uçaktan birlikte indik. Bana dedi ki: " Bizim Simferopol'ümüzü beğendiniz mi?" Ben de: "Siz bizim vatanımızı beğendiniz mi?" dedim. Dedi ki: "Nereden sizin anavatanınız oluyor?" Cevaben; "Ben Kırım Tatarıyım. Burası benim anavatanım" dedim.
Aile büyüklerimiz sürekli olarak Kırım'dan, Kırım'ın güzelliklerinden ve bir gün Kırım'a döneceğimizden bahsederlerdi. Sovyet hükümetinin baskısını bütün ağırlığıyla hissettiğimiz dönemlerde dahi Kırım'dan vazgeçmedik. Hep Kırım'a döneceğimiz günün hayali ile yaşadık.
18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Türkleri için bir felaketin başlangıç tarihidir. Sovyet Rusya, Nazi Almanyası ile iş birliği yapıldığı gerekçesini öne sürerek bu sürgünü gerçekleştirmiştir. Şunu söylemek lazım ki 1941 yılında Sovyet Rejimi, Kırım Tatarlarından savaşabilir durumda olan bütün erkekleri zaten kendi ordusu için askere almıştı. Kırım'da sadece kadınlar, çocuklar ve yaşlılar kalmıştı. Kırım'da kalan nüfusun savaşabilmesi zaten mümkün değildi. Savaşamayacak olan bu nüfusun Naziler ile iş birliği yapması da haliyle mümkün değildi.