Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

1870-1939 İsviçre'sinde Yeni Türkiye'nin Öncüleri

Türklüğe İhtida

Hans-Lukas Kieser

Türklüğe İhtida Sözleri ve Alıntıları

Türklüğe İhtida sözleri ve alıntılarını, Türklüğe İhtida kitap alıntılarını, Türklüğe İhtida en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Alman Monistenbund'un¹ bazı üyelerinin, Hıristiyanlığı "Şark dini" ve modern Alman ulusal gelişimini engelleyici bir "yabancı ürünü" olarak tasvir etmeleri gibi, Jön Türkler de kendilerini Avrupa karşısında geriye götürüyormuş gibi görünen ve bir Arap ürünü sayarak, giderek daha fazla küçümsedikleri İslâm'a ve Kuran'a yabancılaşmışlardı. Haeckel'in, dinsel illüzyonlar üzerine kurulmuş evrenselci (Batı) uygarlığının, modern monist doğa görüşüyle aşılması gerektiği önermesini, büyük bir istekle kendi durumlarına uyarlamışlardı. Büchner'in Kraft und Stoffuyla birlikte "modern materyalizmin incil'i" (Karl Barth) sayılan, Haeckel'in Die Welträthsel'i Jön Türklerin yön arayışında belirleyici bir etkiye sahip olmuştu." İT'nin genç askeri hekimleri, siyasi ihtiraslarını gerçekleştirirken çağa uygun başarılı prensiplerden yola çıkabilmek için monoteist evrenselcilikten biyolojist monizme, aynı zamanda pragmatist nitelik de taşıyan bir dönüş yapıyorlardı. Ancak tüm biyolojist etkilere rağmen, yüreklerinde insan bireyselliğinin "hayatta kalma savaşı", "ulus" ve "ilericilik" sunağında kurban edilmemesi gerektiği endişesini taşıyan Prens Sabahaddin, Abdullah Cevdet gibi başka "Jön Türkler" de vardı.
Sayfa 40 - iletişim / ¹monistik-materyalist bir din geliştirmeyi amaçlayan hür düşünceliler derneği. E. Haeckel kurmuştur.Kitabı okudu
Sultan Abdülhamit Han'ın yönetimi altındaki Osmanlı, yüzyıl dönümü İslâmî bir restorasyona benziyordu. Ancak tahsilli genç elit için İslâm geleneğinin evrensel çerçevesi bir daha geri gelmeyecek şekilde parçalanmıştı. Cevdet, ateist olmuştu. Batı'dan alınan kültürel referanslarla yeniden tasarlanan evrensellik kırılgandı ve Ali Suavi'nin tespit etmiş olduğu üzere, bizzat Batı'nın kendi tutumu nedeniyle şüpheli duruma düşmüştü. Meçhul bir gelecekten ve Batı ile Doğu arasındaki parçalanmışlık hissinden duyulan korku her yerdeydi. "Yaşama ıstırabı" kavramı burada Jön Türk kuşağının tüm karamsar duygusallığa ve modernlik karşısında yönünü kaybetmişliğe rağmen evrensellik için verdiği mücadele anlamına gelir, bilhassa "aydınlanmacı" Osmanlı reformlarının (Tanzimat) boşa çıkmasından duyulan hayal kırıklığını ve kendi siyasi düzenlerinin yetersizliğinden duyulan ümitsizliği ifade eder.
Sayfa 175 - İletişim / Yüzyılın Dönümü'nün Yaşama Istırabından, Türklüğe İnancaKitabı okudu
Reklam
(Lozan)Heyeti, Ankara'dan ayrılırken öncelikle, Küçük Asya'daki toprakları içerecek bir Ermeni yurdunun tesis edilmesine ne pahasına olursa olsun karşı çıkma talimatı almıştı. Farklı halk gruplarıyla ilgilenen alt komisyonlardaki görüşmeleri Dr. Rıza Nur yürütüyordu. 6 Ocak günü İngiliz heyeti Ermeni mülteciler için güvenli bir yurt talebinde bulununca, Nur öfkeyle salonu terk etti. Özel notlarında "vatanımızda başka ırkta, başka dilde, başka dinde adam bırakmamak en esaslı, en adil, en hayati iştir" diye yazıyordu. Küçük Asya'daki Kürt, Ermeni ve Rum azınlıkla ilgili olarak yapılan görüşmelere dair, "bu ecnebî unsurun bir bela ve mikrop" olduğuna ve Kürtlerin "devamlı bir temsil planı üzere ayrı dil ve ırklıktan tecrit edilmeleri" zorunluluğuna işaret eden notlar düşüyordu.¹
Sayfa 168 - İletişim / ¹1 Nur, Hayat, cilt 2, s.260.Kitabı okudu
Batı Medeniyeti
"Bir zehir sizin medeniyetiniz, ama uyandıran ve uyutmayan, bir daha uyumak istetmeyen bir zehir. Gözlerinizi kapadığınızda, bunun ölmek için olduğunu hissediyorsunuz"¹ diye yazıyordu Enver devamla.
Sayfa 183 - İletişim / ¹ Enver, Mektuplar, s. 188.Kitabı okudu
Kültürel açıdan yüzü Batı'ya dönük olan Abdullah Cevdet, Temmuz 1908 Jön Türk Devrimi'nden kısa bir süre önce şöyle yazıyordu: "Millet! Gözünü aç! Senin en büyük düşmanın bizzat kendin, ikinci düşmanın II. Abdülhamit, gizli düşmanın da Almanya, Alman devletidir!"¹ Jön Türklerin çoğunluğunun aksine, o, Abdülhamit'i en önemli ve tek düşman olarak görmüyor, aksine millet adına hareket edenlerden kaynaklanan tehlikeyi fark edebiliyordu. IT kurucusu Cevdet birkaç yıl sonra IT'yi en sert eleştirenlerden biri oldu; ölümle tehdit edildiği için yayıncılık faaliyetlerine son verdi. IT 1913 yılında tek parti diktatörlüğünü kurdu ve yönünü Abdülhamit'in yaptığından çok daha fazla Almanya'ya çevirdi. Neredeyse tüm IT üyelerinden farklı olarak Cevdet, Birinci Dünya Savaşı sonrasında liberallere yaklaştı ve Kürt özerkliğinin propagandasını yapmaya başladı.
Sayfa 59 - iletişim / ¹içtihad, Nr. 7, Mayıs 1908, s. 254, alıntı Hanioğlu, Düşünür, s.231.Kitabı okudu
"Sizler, ey Sarıkamış'ın (Rusya seferi) buz dağı üstünde donmuş olanların kardeşleri, siz hep, pomatlı bir yüz derisinin kapladığı boş bir kafanın [Enver] içindeki bomboş bir hayalin kurbanları değil misiniz?"
Sayfa 211 - İletişim / ¹Falih Rıfkı (Atay), Zeytindagı, Istanbul: Bates, 1981 (1, baska Istanbul 1932),Kitabı okudu
Reklam
Ziya Gökalp, 1913 başlarında "Kızılelma" isimli epik şiirinde Türk milletinin yeni inşasına ve canlanışına ilham verecek, Lozan yakınlarında bir eğitim kurumu hayalini tasvir ediyordu... Burada dikkat çekici olan, milliyetçiliğin bu çok okunan öncü dü-şünürünün, -Türklerin Hıristiyan dünyasını fethinin geleneksel sembolü olan- Kızıl Elma'ya bir düşünce mirasının, üstelik eski düşmanın düşünce mirasının barışçıl biçimde benimsenmesi temelinde farklı bir anlam kazandırmasıydı. Ancak bu durum ne Ziya Gökalp'i ne de Jön Türk rejimini bundan kısa bir süre sonra, Birinci Dünya Savaşı'nda, panislamist ve pantürkist anlamda emperyalist hayaller peşinde koşmaktan alıkoyabilmişti. Bundan sonra da Kızıl Elma artık sadece küçük uç gruplar için büyük fetihlerin sembolü olarak kalmaya devam etti. Kızıl Elma'ya kazandırılan bu farklı anlam, Türk milliyetçiliğinde völkisch sorunsalı dışında barışçıl inşayı hedefleyen bir potansiyelin varlığını ortaya koyar.
Sayfa 210 - İletişimKitabı okudu
"Türk ülküsü" denilen kavram, ırksal milliyetçilik ile Avrupai ilerlemenin bir karışımı olup Avrupa'nın da hem örnek aldığı, hem düşman olarak kabul ettiği Siyonizmden pek de fark değildir. Bu ülkü, post-Osmanlı topraklarında kurulacak bir devlet için yol gösterici fikirdi. Ancak ciddi kırılmaları zorunlu kılıyordu. Evrensel bir dinsel boyutu kaybetmenin, Küçük Asya'nın dindar Müslümanlarına indirdiği darbenin etkisi, cumhuriyetin kuruluş aşamasından itibaren din, vicdan ve düşünce özgürlüğüne pek alan bırakmaması nedeniyle daha da sert oldu. Ancak devletin milliyetçi kurucuları, savaş yıllarından önce harekete geçmiş olan İslamcılığı ideolojik bir rakip olarak ortadan kaldırmak için bundan başka bir yol görmüyorlardı.
Sayfa 21 - iletişimKitabı okudu
Charles Darwin, Ludwig Büchner, Gustave Le Bon, Ernst Haeckel ve sınırlı olarak- Friedrich Nietzsche, Jön Türkler arasında, kaybolan evrenlerinin yerini dolduracak din dışı bir dünya izahının üstadları olarak kabul görmüşlerdi.
Sayfa 42 - iletişimKitabı okudu
"Jön Türk" kavramı, 1876-1909 arasın da hüküm süren Sultan II.Abdülhamit'e karşı Türkçe konuşan muhalefetin tümünü temsil ediyordu. Bu kavram daha dar anlamda genellikle, 1889 yılında gizli bir örgüt olarak kurulan İttihad ve Terakki Fırkası'nın (IT) -Fransızca Comité Union e Progrès-1908 yılında kısmen, 1913 yılında ise tek parti diktatörlüğü altında imparatorluk yönetimini ele geçiren üyeleri, yani İttihatçılar için kullanılır. "Jön Türk" kavramı daha geniş anlamda "Yeni Osmanlılar"ı da içine alır.
Sayfa 44 - iletişimKitabı okudu
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.