Bugün dahi Avusturya’nın kırsal kesiminde dışarıda oynayan çocukları eve çağırmak için “hava karardı, Türkler geliyor, Türkler geliyor, içeri!“ diye bağırılmaktadır.
Sahih olmayan bir hadisi şefiri aktarır;
Doğu da yerleşmiş bir ordum var. Onlara Türk dedim. Bir halka kızdığımda onları Türklerin boyunduruğu altına sokarım.
Lord Byron bile “Yunanları severim.(!) Hergelelikte üstlerine yok. Türklerin cesareti haricinde tüm olumsuz taraflarını almışlar. Yunan halkının özgürlüğü için savaşmak hoşuma gidiyor ancak şu dönemin Yunan ırkı da midemi bulandırıyor. Onlara üzülüyorum fakat Türklerden daha iyi olduklarına da inanmıyorum. Hatta pek çok açıdan Türklerin daha iyi olduğunu da düşünüyorum.” ifadesiyle Yunanlar ile ilgili hayal kırıklığını belirtmişti.
[Byron Yunanistan’a, Antik Yunan kahramanlarına benzer birilerini bulmak düşüncesiyle gelmiş ancak bunun yerine Yunanların birbirlerine çelme attıkları bir ortam bulmuştu.]
IV. Haçlı seferi sonrasında Latinlerin işgali ile tehlikenin yönü Batı' ya da çevrildi. Bu durum Doğu Roma İmparatorluğu'nda iki köklü değişimi yaratı İlki, Doğu Roma'nın sembolü olan tek başlı kartal simgesi çift başı kartal olarak değiştirildi. Başta tek başlı kartalın yüzü sadece Doğu'ya dönüktü. Çünkü kartalın bakışları tehlikenin yönüne göre belirlenmişti. Oysa 1204 yılında Batı'nın da bir tehlike olduğu gerçeğiyle yüzleşen Doğu Roma, VIII. Mihail Palaıologos tarafından çift başlı kartala çevrildi.