Burası çok eski tarihlerde kurulmuş, küçük bir şehirdi. Her tarafı yemyeşil ormanlarla kaplıydı. Bahçelerinde çeşit çeşit meyve ağaçları vardı. Fırsat bulanlar buralarda piknik yaparlardı. Yemekler hazır oluncaya kadar, çocuklar meyve ağaçlarının altında oyunlarını oynardı.Atlarlar, zıplarlar, yarışırlardı. Eli çabuk olup sofrasını erken hazırlayanlar, çayında erken demler, yan komşularına ikramda bulunurlardı. Gün böyle şenlik havası gibi geçerdi.
Fakat bir gün şehirden üç çocuğun nehirden üç bacaklı bir sandalye bulmasıyla her şey sonsuza kadar değişecekti...