Üç Günlük Dünya İçin

Samiha Ayverdi

En Eski Üç Günlük Dünya İçin Sözleri ve Alıntıları

En Eski Üç Günlük Dünya İçin sözleri ve alıntılarını, en eski Üç Günlük Dünya İçin kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Efsanesi olmayan tarih mi olur? Bunu ister efsane kabul edelim ister hakikat. Kosova civarında rivayet edilir ki Murad-ı Hüdávendigar Kosova'da şehit olduğu zaman toprağa damlayan kanından kırmızı renkli bir çiçek bitmiş. Sadece orda yetişen bu çiçek her sene yalnız Murad-ı Hüdávendigar'ın şehit olduğu günlerde açar ve yapraklarından kırmızı renkli bir su damlar, toprağa akarmış.
İşte Balkanlardan Orta Avrupa'ya doğru kayacak olan Türk fütûhatı, Balkanlı milletler için gerçekten bir kurtuluş olmuştur. Zira dillerine, dinlerine, görenek, gelenek, içtimai ve iktisadi nizamlarına dokunmayan Türk patronajı, Katolikler gibi, istila ettikleri toprakların sakinlerini eritme yoluna gitmiş olsaydı, bugün istiklal kazanmış tek Balkan devleti bulunmazdı. Öyleki dünya tarihine bir altın sahife çizmiş olan Türkün toleranslı ve medeni davranışı, onun hem zafer hem de hezimetinin sebebi olmuştur.
Reklam
Acı da olsa söylemek lazım ki gerilik halkta değil, onları anlamayan ve yüzüstü bırakan münevverdedir*. Köklü bir millet kolaylıkla bağlarından vazgeçemez. Geçmemesi de hayat ve bekasının teminatıdır. Kültür değişmelerinde kendi öz benliğini tamamiyle unutarak başka milletlerin mukallidi olan milletler, soysuzlaşarak hayátiyetlerini kaybederler. Fakat geleneklerini zamana göre geliştiren milletler yaşar ve beşeriyete ışık saçar. *Münevver: Aydın
Belgrad'ın fethinde ve aynı zamanda Mohaç Muharabesinde üstün gayreti olmuş bulunan Bálî Bey, Budin'i muhasara ederek Avusturya ordusunu kovalayıp zafere ulaştıktan sonra, muvaffakiyetlerini sayıp dökerek Kanuni Sultan Süleyman'dan bir tuğ niyaz edince, padişah kendisine şu cevabı vermiştir: Berhudar ol, Allah senden razı olsun. Benden bir tuğ istiyorsun. Sana emîrü'l ümeralık veriyorum. Lakîn bu yaptıklarına güvenme, ve bir fáni kuldan herhangi bir talepte bulunarak kendini küçültme ve minnet altına girmiş olma. Kıyamete kadar değerinden kaybetmeyecek bu hákani cevap üç günlük dünya nimetleri peşinde şerefini, derúni şánını ayaklar altına almış kimselere olduğu gibi, bilhassa devlet çarkının yükünü omuzlamış olanlara verilmiş unutulmaması gereken îkázın ta kendisi değil de ya nedir?
"Ben, rúhumun istikláline, size esir olduğumu öğrendikten sonra kavuştum."
Ama niçin yaşadığını bilmeden yaşamaya hayat demek mümkün müydü? Yaşamanın bir gayesi bulunduğuna inanan Sadık, hayâtın yemek içmek, zevk-u safâ ile bir hoşça vakit geçirmek demek olmadığını çok iyi biliyordu. "İşte yaşıyorum ölmedim ama bu hayattan beklenen nedir?" diye kendi kendine soracak bir zihni olgunluğa sâhip olan Sâdık bir türlü cevâbını alamadığı bu soruların karşılığını bekliyor gibi idi.
Reklam
31 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.