İzmir'in Kurtuluşu ve Yüzbaşı Şerafettin

Üçüncü Kılıç

Kemal Arı

Üçüncü Kılıç Sözleri ve Alıntıları

Üçüncü Kılıç sözleri ve alıntılarını, Üçüncü Kılıç kitap alıntılarını, Üçüncü Kılıç en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Türkler sanki topluca imha edilmek isteniyormuş gibi her yandan sarılmışlardı. Sanki adım adım yaşam damarları kesiliyor, nefessiz bırakılıp boğulmak isteniyorlardı. Ülke başsız ve çaresizdi.
Ulusal savaş, bu görüntü ile yıllardır beklediği ereğine kavuşmuş; Yunan ordusunu yurdun temiz bağrında boğduktan sonra, Akdeniz'in mavi sularına dökerek, o ereğe ulaşmıştı. Son bir şey kalmıştı yapacak: Yunan bayrağını Hükümet Konağı'nın balkonundaki gönderden indirmek ve yerine al kırmızılı, hilalli yıldızlı bayrağı göndere çekmek... O işi de süvariler nefesini tutmuş halkın gözyaşları arasında, bakışlarının menzilinde ha yaptı ha yapacaklardı.
Reklam
Süvariler tuttular; içlerindeki heyecanı, yüreklerinde duyumsadıkları ateşi, o günün canlı havası içinde dile getirmeye çalıştılar. Onlara göre İzmir ve deniz; ikisi de ayrılmaz bir ikiz kız kardeştiler. Ulusal Ordu'nun bütün emeli, bu iki kız kardeşe kavuşmak, ona ulaşmaktı. Türk ordusu ve süvariler, bu iki kız kardeşe aşıktı. Onlara kavuşmak için onca zamandır savaşmışlar, kan dökmüşler, cesaretini ortaya koymuşlardı... Dolayısıyla İzmir'e ve denize ulusal ordunun ulaşması; yanıp tutuşan aşıkların birbirine kavuşması gibiydi.
Gelirken yağmalamışlar; giderken "daha çok" yağmalamışlardı.
Ergenekon'da nasıl ki dağlar arasında sıkışmış kalmış bir ulusu; bir kurt, rehberlik ederek aydınlığa çıkarmışsa; bu savaşlarda da Mustafa Kemal Paşa, ulusuna önderlik ederek, onu tutsaklıktan kurtarmıştı. Sanki Türk Ulusu'nun ortak belleğindeki bir tarihsel mitoloji bu büyük savaşla gerçekleşiyor gibiydi. Bu, cumhuriyetin erken dönemlerinde, pek çok yazarın, ozanın diline ve bestelerine yansımış bir benzetmeydi. Pek çok yazar ve ozan, Mustafa Kemal Paşa'yı ulusunu aydınlığa çıkaran bir "Bozkurt"a benzetiyordu.
İzmir sanki bir "kızıl elmaydı." Şairler bu kızıl elma üzerine destanlar diziyorlardı. Ünlü hatipler, en keskin nutuklarını İzmir üzerine dile getiriyorlardı. Herkes, bulunduğu konuma göre, bu arzuya vurgu yapıyordu. Pek çok zabit, bu kızıl elmaya uzanma ve sanki mitolojik efsanelerde görülebilecek öykünün içinde yer alma gibi bir arzunun içine girmişti. İzmir'e ulaşmak düşü artık, yüreklerde kabarmış bir ateş topuydu. Yüzbaşı Şerafettin de bu düşü kuranlardan yalnızca birisiydi.
Reklam
11 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.