Bugün görüş günüydü. Ama kuşlar hiçbir şey getirmediler. Ne babamı, ne de senin mektubunu. Sen bana demez miydin hep, çok istediğin bir şey varsa söyle, kuşlar pazara gidince belki getirirler diye?
Kaç gündür söyleyip duruyorum. Bana görüş günü babamdan ve senden haber getirsinler diye avludaki bütün kuşlara seslendim. Hatta demirlerin arasından bile bağırdım. Bugün başkalarına geldi mektup. Oysa onlar kuşlara söylememişlerdi. Belki de benim sesimi duymamışlardır. Yoksa bana küstüler mi? Hani bir kere taş atmıştım bir kuşa. Küserler sonra demiştin sen. Küstüler mi dersin? Ama bir daha hiç taş atmadım ki!
“Sen niye buradasın?” diye sordum Nevin’e.
O da halkını sevdiği için buradaymış. Ben büyüyünce halkımı hiç sevmeyeceğim. Halkını sevenler hep kafese giriyor.
Burnun büyüdü mü İnci? Hani Pinokyo’nunki gibi... Sen anlatmıştın, Pinokyo diye bir kukla varmış. Yalan söyleyince burnu uzuyormuş. Yalan söylersen senin de burnun büyür demiştin bana. Sen de yalan söyledin!
Mektubuma değil satırlarıma başlamadan önce üzerime farz olan tanrı selamlarımı sunar, hasretle iki ellerinden öperim. Nasılsın, iyi misin? İyi olmanı Cenab-ı Allah’tan dilerim. Eğer sen de ben kardeşinden soracak olursan hamdolsun canım sıhhattedir. Şimdi tek ümidimiz af bekliyoruz. Gün gelip biz de senin gibi çıkar mıyız? Özgürlüğe çölde kalmış bitkiler gibi susamışız. Mektubuma değil, satırlarıma son verirken hasretle iki ellerinden öperim.
Mapushane etrafında dikenli teller
Birbirine kenetlenmiş bağlı bilekler
Sağımda solumda hasret çekenler
Tezgel babam tezgel görüş gününe
Tahammüle hal kalmadı garip gönlümde
İki kelimeyle anla derdimi
Feryat etsem duyuramam sesimi
Ölmeden göreyim güzel yüzünü
Tezgel babam tezgel görüş gününe
Tahammüle hal kalmadı garip gönlümde
Bahar çiçeklerinden daha değerli İnciciğim, unutma:
Kestane kebap Acele cevap...
Kardeşin
Barış
Sizin koğuşa yeni biri geldi. Kitap okuduğu için getirmişler. Hani kitap okumak güzeldi? Ben buradan çıkınca kitap okursam beni yine getirirler mi? Ben de o zaman kitap okumam.
Bugün ne oldu biliyor musun? Yeni müdür geldi. Herkesi avluya topladı.
Müdür, Zeynep’i süzdü:
“Suçun ne?”
“Fikir suçu.”
Fikir suçu ne demek İnci? Televizyondaki yalanlara kızmak fikir suçu mu?
“Hani işin vardı?” dedim.
Kızdı bana.
“Düşünüyorum ya, bu da iş,” dedi.
Düşünmek ciddi bir işmiş. Hatta Nuran’ı düşündüğü için atmışlar buraya. Öyle söyledi.