İsrailde bir hastanede Ora, Avram ve İlan'ın tanışmasıyla başlıyor hikaye. Ancak neden oradalar, tam olarak hastalıkları nedir bu detaylar anlaşılmıyor. Bu üçlü arasında kurulan arkadaşlığın ardından çok ileri bir zamana atlanıyor. Ora'nın İlan'la evlendiği, iki oğlunun olduğu ve birinin asker olduğu zamana. Ora oğlunun askerlik
Bir At Bara Girmiş romanını Man Booker Uluslararası Ödülünü kazandığı dönemde okumuştum. İronisi bol, toplumsal eleştiri dozu yüksek, incecik ama zor okunan bir kitap olarak hatırlıyorum. Ülkenin Sonuna ise tam tersi 712 sayfa ile tuğla kategorisinde olmasına rağmen konusu ve anlatım tarzı ile ilk sayfadan kapağını kapatana
Bazen sesleri sonsuza dek susturabilmeyi, lambaları kapatabilmeyi diliyor. Ne var ki bunun arkasından ortalığı sessizliğin kaplayacağı düşüncesi dehşete düşürüyor onu, bomboş bir ses, cehennem çukuruna doğru bitmeyen düşüşün ıslığı.
Eser, karakterler üzerinden savaşın etkilerini doğal, içten bir anlatımla bizlere sunuyor. Savaşı konu alan eserlere baktığımızda karamsarlığın, acının yahut savaş sürecinin detaylı anlatımları ile daha çok karşılaşırken; bu eser bize savaşın o essiz kaygısını çocukluktan itibaren yolları kesişen arkadaşlar Ofer, İlan ve Avram'ın diğer taraftan da çocuklar Adam ve Ofer'in rolleri üzerinden sunuyor. Yani bizler savaşın etkilerini, hissettirdiklerini baba, anne, arkadaş, eş ve çocuklar üzerinden hayatın doğal akışı içerisinde görüyoruz. Bu da herşeyi çok daha gerçekçi kılıyor. Belkide en can alıcı noktalardan biri çocukların savaş sebebiyle askerde olmasıyla mücadele edemeyen, her dakika kulağı telefonda bir annenin sessiz çığlıkları... Savaşın canlı kanlı üzerinde açtığı tahribat sebebiyle adeta bir bitki edasıyla yaşama duyarsızlaşan Avram, bir ailenin savaş içerisinde yaşamını oluşturma çabası.
Ora'nın ikisinden de vazgeçemeyişinin neticesinde Avram'dan dünya gelen Ofer ve yıllar sonra onu tüm varlığıyla ve yaşadıklarıyla babasına teslim etme dürtüsüyle yollara düşen Ora ve Avram...
Yazarın kendi yaşamından yola çıkarak yazdığı bu eser, savaşın insanı ilk günkü yolculuğundan kendinin bile tanıyamayacağı noktalara getirmesi ve yavaş yavaş bir zehir gibi seni sanrıların ve korkuların kucağına atışını usta bir dille ortaya koyuyor. Rahat ve anlaşılır bir üslupla ortaya konmuş.
Okunmasını tavsiye ederim.
Ülkenin SonunaDavid Grossman · Siren Yayınları · 201974 okunma