"
Anadolu’nun ve Balkanların İslâmlaşması büyük oranda kolonizatör Türk dervişlerinin marifetiyle gerçekleşti. Anadolu fetih, imar ve inşa edilirken tasavvuf, tarikatlar hayati bir rol oynadı. Tasavvufun bilindiğinin aksine gayri Müslimlerin Müslüman edilmesiyle ilgisi son derece kısıtlıdır. Esasında tasavvuf çok farklı boydan, ırktan, obadan Müslümam Anadolu’da millet kılmayı başarabilen en önemli amildir.
Tasavvuf Anadolu gibi mümbit topraklara hücum eden kitlelerin kendi kişisel hırslarını, şahsi ikbal ve hesaplarını, mensubu oldukları boyu yüceltme gayretlerini kırarak millet hayatına dâhil etmeyi başardı.
Önce biz, önce milletimiz, önce dinimiz demeyi tasavvufun önce gönülleri fethetme ilkesiyle sağladık. Yunus Emre’nin şiirleri Anadolu'nun İslâmlaşması sürecini en iyi anlatan, millet olmayı, müşterek hislerle hareket edebilmeyi, kişisel, nefsani her türlü isteği millet iradesinde eritebilmeyi mükemmelen anlatır. Yunus şiirlerinde gönül yapmaktan da bahseder, gönül yıkınca kıldığın namazın namaz olmadığından da, namaz kılmadan Müslüman olmanın 'ımkânsızlığından da komplekse düşmeden, çekinmeden, hakkı örtmeden açıkça yazar. Tasavvuf, nefsani, maddi her türlü değer karşısında geri durabilme iradesi bize bir man, bir millet; Türkiye ve Türk milleti hediye etti.