Dünyayla aramızdaki uçurum gittikçe büyüyünce, insan kendisine dönüp, kendi öznelliğinde ölümü keşfeder. O zaman da bir içselleştirme süreci, öznelliğin çekirdeğini saran tüm toplumsal biçimleri birbiri ardına deler.
#emilmichelcioran #umutsuzluğundoruklarında
Kendisini #çürümeninkitabı yla tanıdığımız Cioran, bu defa 23 yaşında kaleme aldığı özel notlarıyla karşımızda. Bu kitabının özel olmasının nedeni, uykusuzluk çektiği zaman diliminde yazmış olması. Geceler boyu zihninde amansız mücadeleler veren Cioran, bitkinlik duygusunu ve yaşadığı yazgılara boyun eğmenin kendi ruhunda bıraktığı yıkıntıları varoluşla sorguluyorAslında bu kitabı bir kurtuluş, bir iyileştirici olarak kabul etmesi, kendi iç benliğini sorgulamasının kanıtı.
Sevgi, tutku, acı, ölüm, umutsuzluk, tutarsızlık, birey olmanın zorluğu ve daha birçok düşünceyi sert bir dille aktarıyor okuyucusuna
Zaman zaman kendisine verilen görevleri, yaşadığı bu dünyada çile olarak nitelendiriyor. "İnsan, tüm sınırların ötesinde, ışığın dışında, ışığın geceden koptuğu noktada, vahşi bir kasırganın sizi dümdüz hiçliğe fırlattığı bir aşırılığa doğru, delice genleşiyor içeriden. Yaşam hem doluluğu hem de boşluğu, hem coşkunluğu hem de bunalımı yaratır; bizi saçmalığa varasıya tüketen baş dönmesi karşısında kimiz ki?"
Aslında anlatmak istediğim tam da buHer satırını okurken zamanla çeliştiğim, bilincimin istifa ettiği, duygusallık ve zekanın kendisiyle buluştuğu muazzam bir kitap okudum
Bana göre Çürümenin Kitabı' yla aynı doğrultuda ilerlediğini belirtmek isterimOkumadıysanız mutlaka okuyunTam bir başucu kitabı