Politik özgürlüğün feodal sınıfa karşı kazandığı tek bir zafer yoktur ki inatçı bir direniş olmaksızın kazanılmış olsun. Tek bir kapitalist ülke yoktur ki kapitalist toplumun farklı sınıfları arasında yaşanan bir ölüm kalım savaşı olmaksızın az ya da çok özgür, demokratik bir temelde kurulmuş olsun.
Doğa, diyalektiğin sınanmasıdır ve modern doğa bilimi bu sınama için son derece çok ve her gün artan malzeme sağlamaktadır; böylece doğa bilimi, doğada her şeyin son tahlilde metafizik değil diyalektik olarak yürüdüğünü, hep aynı sonsuz döngü içinde değil, gerçek bir tarih süreci olarak devindiğini kanıtlamaktadır.
Sınıf mücadelesi üzerinde şekillenen bir toplumda, ‘tarafsız’ bir sosyal bilim olamayacağından, başka bir tavır da beklenemez. Şu ya da bu şekilde tüm resmi ve liberal bilim, Marksizmin amansızca savaş ilan ettiği ücretli köleliği savunuyor.
İşte nihayet günün aydınlığı, aklın ülkesine doğuyordu; o andan itibaren, ebed, hakikat, ebedi adalet, temeli doğada bulunan eşitlik ve vazgeçilmez insan hakları, hurafeyi, haksızlığı, ayrıcalığı ve baskıyı kovacaktı.