Eğer hala uykunuz gelmemişse sabaha karşı onlarca kanalda, içeriğini ve anlamını bir türlü kavrayamadığınız, yanık seslerle okunan Kuran sürelerini dinleyebilirsiniz, arkasından da sanki öbür dünyaya gitmiş de gelmiş ve her şeyi görmüş gibi ballandıra ballandıra, ağızlarını şapırdata şapırdata anlatan sanki Tanrı'nın dünyadaki sözcüsü gibi tavır takınan tüccar hocalarımızı dinleyebilirsiniz.
Tek marifeti üremek olan ve geleceğine ilişkin gelişme potansiyeli tartışmalı olan bir gruba sosyal devlet adı altında destek sağlanır ve bir de oy toplama ve inançlarını okşama adına sürekli üremeleri telkin edilirse bu toplumun amipten ne farkı kalır?
Toplumun mucizeye ve sevaba inanmış olması, bilimsel ve mantıklı düşünceye vurulan en büyük prangadır. Eğer bir toplum mucizeye inanıyorsa, o toplum girdisi olmadan çıktısı olan bir sisteme inanmış demektir.
Bin bir türlü yolla insanları sömürmek, kullanmak, istismar etmek vs için bir ruhban sınıfı (din kurucuları ve onların devamı olan şamandan, hahama, papaza, imama, hocaya, mürşide, şeyhe, vs'ye kadar) türedi.
Bir insanı yasal ya da yasal olmayan yollarla asmayı, yakmayı, taşlamayı büyük meydanlarda gerçekleştirmeyi bir erdem saymıştır? Birilerine hoş görünmek için başka bir canlının eziyet çekmesini neden kutsal saymıştır?
Yalnız tutucu, özellikle dinci kesim öğretisi gereği dildeki atılımlara ve yeniliklere hep karşı çıkar. Çünkü bunlar, dildeki bu evrimleşmenin dayandıkları öğretinin dilinin modasını ortadan kaldıracağına inanırlar. Özellikle Kuran'ın kendine özgü bir dille yazılmış olması Müslümanları bu bakımdan çok daha bağnaz yapmaktadır. Hatta 1950'li yıllarda insanları ibadete çağıran ezanın Türkçe okunmasına karşı oluşan tepkiler yine bu nedene dayanır.
Halkı anlıyorum,biyoloji bilgileri yeterli olmayabilir; duyduklarıyla yetinmiş olabilirler. Biz bu bilim adamlarını ne için besliyoruz merak ediyorum...