Uzayın Bekçileri

Isaac Asimov

Uzayın Bekçileri Gönderileri

Uzayın Bekçileri kitaplarını, Uzayın Bekçileri sözleri ve alıntılarını, Uzayın Bekçileri yazarlarını, Uzayın Bekçileri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Korkakların ömrü, cesurların dedikodusuyla geçer."
Korkakların ömrü, cesurların dedikodusuyla geçer."
Reklam
Ama bir “hiç” nasıl “bir şey” olabilir?
ölüm ilanı
Kocam Lancelot her sabah kahvaltıda gazete okur. Odaya girdiğinde ona bakarım. İnce yüzünde hep dalgın, öfkeli ve biraz da şaşkın bir ifade vardır. Düş kırıklığını yansıtan bir anlam. Beni selamlamaz bile. Okuması için açılmış olan gazeteyi alıp suratını arkasına gizler. Ondan sonra da gazetenin arkasından sadece kolu uzanır. İkinci fincan kahveyi içmek için. O fincana dikkatle bir çay kaşığı şeker koymayı da unutmam. Yoksa bana müthiş bir öfkeyle bakar. Artık bu duruma hiç üzülmüyorum. Böylece sessizce kahvaltı edebiliyorum çünkü.
Ralson toplum tarafından kabul edilmemesini, diğer insanların kendisinden daha önemsiz Olduklarını düşünerek telafiye çalışmış. Tabii bu, onun akıl gücü bakımından gerçekten doğru. Ama tabii bir insanın kişiliğinin pek çok yanı var. Ve Ralson da bunların hepsinde diğer insanlardan daha üstün değil. Kimse olamaz zaten. Ralson gibi kendilerinden aşağı olanları görmeye alışık olan kişiler onun üstünlük iddialarını kabul edemezler. Ralson'un garip, hatta gülünç olduğunu düşünürler. Bu nedenle de insan ırkının ne kadar sefil ve aşağılık olduğunu kanıtlamak Ralson için daha önem kazanır. Ve bunu, insanların, üstün bazı yaratıkların üzerilerinde deney yaptıkları bir tür bakteri olduklarını iddia ederek başarır. Bu işi başarmanın bundan daha iyi yolu olur mu? O zaman Ralson'un intihar isteğinin de bir insan olmaktan kurtulmak için duyulan çılgınca bir arzu olduğu anlaşılır. Artık kafasında yarattığı o sefil ırktan olmak istememektedir.
Mükemmelsin, mükemmel!
Bir gezegen sonunda ölmeye mahkûmdur. Çevresinde döndüğü güneşi patladığı için çabuk bir ölüm olabilir. Ya da güneşi zayıfladığı ve okyanusları buz tuttuğu için yavaş yavaş ölür. İkinci durumda zeki yaratıkların yaşama şansı vardır. Bu canlılar yaşamak için dışa açılırlar. Yani uzaya. Soğumaya başlayan güneşe daha yakın bir gezegene giderler. Ya da başka bir güneşin çevresinde dönen bir gezegene. Ancak bu, güneşinin etrafında dönen tek gezegense ve beş yüz ışık yıllık uzaklıkta başka bir yıldız yoksa, canlılar için dışa açılma yolu kapalı demektir. Bu durumda yaşama çabalarının yönü içe doğru olabilir. Yani gezegenin kabuğunun içine girilir. Bu her zaman mümkündür. Toprağın altında yeni bir yerleşim alanı oluşturulur ve gezegenin sıcak çekirdeğinden enerji sağlanır. Bu iş için binlerce yıl gerekir. Ama ölmekte olan bir güneşin soğuması uzun zaman alır. Ne var ki, gezegenin ısısı da zamanla azalır. Tünellerin gitgide daha derinlere uzanması gerekir. Bu çaba gezegen tümüyle ölünceye dek sürdürülür. O gün gelmekteydi... Gezegenin yüzeyinde neon sisleri ölgün ölgün dalgalanıyordu. Ama bu hareket alçak yerlerde birikmiş olan oksijen gölcüklerini havalandırmak için yetersizdi. Uzun gün boyunca üstü kabuklu güneş kısa bir an canlanarak donuk, kızılımsı bir ateş topuna dönüşüyor, o zaman oksijen gölcüklerinde hafif bir kaynama oluyordu. Uzun gece boyunca göllerin üzerinde mavimsi, beyaz bir buz tabakası oluşmaktaydı. Çıplak kayaların yüzeyinde de neon çiyi. Yüzeyin sekiz yüz mil altında sıcaklık ve yaşamın son bir kabarcığı kalmıştı.
Reklam
64 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.