İranlı mülteci Khosrou’nun yaşam mücadelesini konu alan kitap, o dönem yaşanılanları gözler önüne sererek yüreklerimizi dağlıyor. "Yamalı bir hikâye, bir mültecinin utancıdır" diyen Nayeri, evlatlık verilmesinden sonra hayatını ve yaşadıklarını anlatması, bir anda bizi o yaşananların içine çekiyor.
Evlatlık verildikten sonra adı değişen Daniel yaşadığı bu süreci anlatırken bizleri Saddam Hüseyin’in katliamlarına da ortak ediyor ve bir daha yürekleri parçalıyor. Okurken empati yapmak bile dehşete düşürüyor insanı ki yaşayanı düşünmek bile istemiyor insan. Sonrasında ise başka bir ızdırap, hayat bekliyor onu. Mültecilik. Dilini, dinini, kültürünü bilmediğin bir yerde bin türlü zorluk ve dışlanmak…
Topraklarını, özgürlüğünü, ailesini ve çocukluğunu kaybetmiş Khosrou’nun, yaşamını ve mücadelesini onun anlatımıyla öğrenirken kendi gerçeklerinizi de sorgulamak isterseniz bu kitabı mutlaka okumalısınız.
Yapılmak istenilenle gidişatımız öyle görünse de umarım bir gün bizlerin de başına gelmez bu durum çünkü bu dünyada en yalnız millet biziz.
Sizler bu konuda ne düşünüyorsunuz?