"Büyükada, Türk, Musevi, Rum ve Ermeni tacirlerinin ve harp zenginlerinin sayfiyesi olmuştu. Burada tacir nazırlar, muhtekir def t erdarlar, vagon ta'bi yesinde mahir, askeri demiryollara mensup erkan-ı harpler, Hasan Paşa'nın hafiyeleri, harp zenginleri, Ermeni parçalayan katiller, hep bir grup teşkil et mişlerdi. İşret, sefahat, kumar, ahenk birbirini velyediyordu. Ada vapuru hemen her hafta koltuklarında udlar, tanburlar, kemençeler, kerizci alaylarını taşımakla meşguldü. En ziyade piyano sadasına alışkın olan Adanın münev ver seması harbin son senelerinde zurna sesleriyle de inlemeye başlamıştı.
Semai kahvesinden yetişen harp zenginleri yüzlerce liralar vererek köşkler tutmuşlar, halkın cebinden aldıkları paralarla eğleniyorlar, sabahlara kadar zevk ve sef a ediyorlardı. Denizabdal mahallesinde, ayaklarında takunya, komşu komşu dolaşan hanımlar, şimdi muhteşem arabaların atlarını kulla nıyorlar, bazen atları zaptedemeyerek fe ryat ve fi gan içinde Nizam Cadde si'nin kalabalığına rezil oluyorlardı. Ada başka bir şekle, başka bir renge bürünmüştü. İsplandit Palas önünde püskülü yanında, siyah fesli bıçkınların rakı içtikleri görülüyordu.