Kitap Buck isimli bir köpeğin yaşamını ilahi bakış açısı ile ele alıyor. Buck'un güneyin sıcak iklimli ve güvenli ortamından, kuzeyin sert ve acımasız hayatına gelişi ve zamanla özünü, kökenlerini anımsayışını anlatıyor. Buck evcil bir köpekken bir anda bambaşka bir ortamda alışık olmadığı muamelelere maruz kalıyor. Kitabı okurken Buck'un iç dünyasında geçirdiği değişim adeta bana da geçmişti.
Kendimizi insan ırkı olarak o denli güçlü görüyor, o denli büyütüyoruz ki, dünyada başka varlıklara yer yokmuş gibi davranıyoruz kimi zaman. Hatta çoğu zaman. Başka varlıkları geçmek öyle kolay olmasa da benim için, bu kısmı geçsek bile, daha bir insan başka bir insana insanca davranamıyor içinde bulunduğumuz 'Bilgi, İletişim ve Teknoloji Çağı'nda.'
İnce ama dolu dolu bir kitaptı Vahşetin Çağrısı. Ben beğeniyle okudum.
Hoşça ve kitaplarla kalın.