Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Vahşetin Çağrısı
Jack LondonVahşetin Çağrısı Yorumları ve İncelemeleri
Vahşetin Çağrısı yorumları ve incelemelerini, Vahşetin Çağrısı kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Vahşetin Çağrısı puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sevgili köpeğimiz Buck'ın maceralarını okurken sıkılmazsınız. Ara ara kitaptan koptum ama güzel bir kitaptı. Olaylar ve insanların yaklaşımları sonucunda Buck'ın müthiş hisleri. Köpekler saniyeler içinde karar verebilen yaratıklar. London bu konuyu derinlemesine işlemiş kitabında. 1001 kitabın içinde yer alan bir kitap. Ben okurken keyif aldım ve çok şey öğrendim.
Jack London, Buck üzerinden canlıların yaşadığı şartlara uyum sağlayabileceğini ve bu yolda nasıl değişebileceğini göstermektedir. Özel mülkiyete, sevgi ve paylaşımcılığa önem veren Güneyli Buck, yaşadıkları ve gözlemleri neticesinde Kuzeylilerin sert ve çetin cevizliğini kısa sürede kaptı. Buck değişime ayak uyduramazsa öleceğinin farkında olarak yeni koşullara uyum sağladı ve günden güne güçlendi. Yolculukları boyunca edindiği sahipleriyle farklı bağlar kurdu. Güçlendi, saygı gördü, liderliğe soyundu, yorgunluktan tükendi ve en sonunda onu kurtaran John Thornton’un yanında daha önce yaşamadığı sevgiyi ve aidiyeti buldu. Bu güçlü bağa rağmen vahşi yaşamın çağrısını sıkça duymaya devam etti.
Vahşetin Çağrısı, Jack London’dan okuduğum ikinci kitap ve şimdiden yazarın anlatımına aşık oldum. Buck’un yaşadıklarıyla hem üzüldüm hem de içim keyifle doldu. Elimde okumadığım iki kitabı daha var ve Martin Eden’den önce Beyaz Diş’i okumak için sabırsızlanıyorum ama benzer konuları ele aldıkları için biraz ara verdikten sonra kitabı okumak daha iyi olacaktır.
Harika!!!
Ribovski:
Mükemmel bir kitap diyerek cümleme başlamak istiyorum . Kitap farklı bir tarz içerik ile ele alınmış. Kitap bir köpeğin hayat serüvenlerini iyisiyle kötüsüyle ve olağanüstü güzellikleriyle ele alır. Köpeğimiz buck . İlk başta kırmızı kazaklı bir adamın eline düşen buck orada bir tecrübeyle karşılaşır. Sopa tecrübesi... Sopayı deneyimleyen buck sopaya boyun eğer ancak öyle her köpek gibi değil ! Çünkü bizim buck her köpek gibi bir köpek değil ... Gözlemi seven ve her şeyi dikkatle kavrayan bir köpek... Buckun gözünden birçok şey yaşayacaksınız... İlerleyen safhalarda onca tecrübe kazanacaksınız ki buckla birlikte artık öyle bir konuma geleceksiniz ki... lider kişiliğiniz ve atalarınızın kanlarını damarlarınızda hissedeceksiniz...kavgalarda edeceksiniz, yenilmeyeceksinizde çünkü gördüğünüz onca tecrübe size şunu kattı: "YERE DÜŞENE KİMSE ACIMIYOR VE HİÇBİR ZAMAN TÖKEZLEMEMEM GEREK! ÇÜNKÜ TÖKEZLEDİĞİM ANDA YENİLİRİM VE YENİLDİĞİM ANDA ÖLÜRÜM!!" işte buck biz okuyuculara bu güzel deneyimi kazandırdı...bu kitaba puanım 10 üzerinden 10 ... Yeri gelecek canınızı kurtaran adamın canını kurtaracaksınız ve üstelik bunu yaparken o adama dünyaları vereceksiniz... İddialara gireceksiniz ve o adam size tamamen güvenecek... Sizse o adamı üzmemek için her şeyinizi ortaya koyacaksınız... Ben okurken buck oldum ... Ama en sonunda kalbiniz ağlayacak ve sevginiz bir kedere boğulacak ... Ah buck üzümlü kekim ... Fedakâr ve sevgi dolu tecrübe meleğim ... Mükemmel bir kitap ... Tavsiye ederim
Vahşetin çağrısı mı denir vahşete çağrı mı denir bilmiyorum ama yazar Buck adlı bir köpeğin dilinden aslında insan karakterini de inceliyor.Hayatı çok güzel geçen Buck'un bir anda kaçırılmasıyla farklı bir hayatın ve mücadelenin içinde buluyor kendisini ve bambaşka bir karakter çıkıyor ortaya İnsanoğluda öyle değil mi? Paranın içinde yüzerken konfor içinde yaşarken bir anda zenginliği kayıp edip ekmek peşinde koşan bir karaktere dönüşmüyor mu?Burda asıl anlatılmak istenen Doğduğumuz,yaşadığımız hayat karakterimizi belirler.şartlara göre yaşam mücadelesi veriyoruz.kitapla ilgili çok ayrıntı vermeye gerek yok sevginin gücü,şiddet,sadakat,mücadele hepsi anlatılmış.iyi okumalar
Kitapta büyük bir çağrıyla başlıyor Beni oku” Çok güzel bir eser Hayvanlar üzerinden insanların vahşeti çok da güzel irdeleniyor Gerçekten düşündürücü bir kitap
Varolun...
Bir Köpeğin Kurda Dönüşümü
Bir köpeğin sıcak yuvasından kaçırılıp kuzeyin sert soğuklarına , doğunun balta girmemiş ormanlarına ve köpeklerin ataları olan kurtlara evrilmesinin bir öyküsüdür. Bir çok insan bilir ki bir canlının içgüdüleri her zaman için var olan en eski genlere dayanır. Bu genlerin nereden geldiğini önemlidir. Çünkü bu hayatta av ve avcı vardır. Evrim bazen bir avcıyı avının ehlileştirmesiyle sınarken bazende artık avcı olmaktan çıkmış ehlileşmiş canlıları özüne tekrardan sürükler. Çünkü bilindiği üzere , tüm canlılar aslında hayatta kalmak ve soylarının devamlılığı için çaba sarf ederler.
Ana karakterimiz yani Buck. Kendi öz benliğine dönerken yaşadıkları zorlu anlar yediği kırbaçlar ve sopalar bir o kadar da o yolda kazandığı yetenekleri ve dostlukları onu hayatına sıkı sıkıya bağlamış ve artık evinin millerce uzağında olan karakterimizin değişim rüzgarları sert bir şekilde öğretmiştir ona en hızlı çevik ve güçlü olmanın özümsenemeyecek kadar vahşi hayatta işe yaradığını kitap hakkında çok fazla detay vermek gibi bir niyetim yok fakat öğrendiğim bir şey varsa oda şudur. Canlılar ne kadar uysal dahi olsa içindeki en ufak bir zerre bile onu vahşette sürükler ve her zaman güçlü olan güçsüzü yok eder.
Jack London' dan okuduğum üçüncü kitaptı.
Okuduğum diğer kitapları;
~ Beyaz Diş
~ Martin Eden
Şimdi de " Vahşetin Çağrısı" .
London' ın kitaplarında alışık olduğumuz temel bir karakter her zaman var o da kurtlar. Bu kitabında da yine kendisini köpek sanan aslında kurt olan önceden hiç kavgaya katılmayan, evcil bir hayvan gibi yetiştirilip sonrasında ise sahibinin onu satmasıyla kendini keşfetmeye başlar. İşte bu kaşifin adı Buck. Buck'ın kendini keşfettiği an ise bir sahibin ona sopayla vurmasıyla başlar ve zamanla da yaşadığı olaylar çerçevesinde kendi tanımlamaya devam edip içindeki o gücü bulmaya başladı.
Kitabın çevirisi güzeldi başlarda çok güzel kendisine çekerken sonlara doğru bir kopma eğilimi yaşıyorsunuz en azından ben öyleydim. Ancak London kitaplarında köpekleri ve kurtları daha doğrusu hayvanları insan gibi duygu, düşünceleri olduğunu onlarında kırılabildiğini, küsebildiğini ya da en ufak bir iyimserlik karşısında mutluluktan havaya uçabileceklerini aktaran bunu okura yansıtan yazarlardandı. Bu yönünü oldukça seviyorum açıkcası.
