Sevdiği erkeğin evli olduğunu öğrenerek aldatılmışlığın acısını çeken, daha sonra da nişanlandığı kişiye karşı duyduğu sevginin gerçek olmadığını anlayan, yirmi yıllık yaşamında hata üstüne hata yapmış bir genç kadın, aşkı ve mutluluğu nasıl bulacaktır?
Hele dedikodular bu genç kadını yaşadığı küçük taşra kasabasından uzaklaştırıp, Londra gibi bir büyük şehirde tek başına yaşamaya zorlamışsa…
Ve karşısına çıkan genç gazeteci, onunla evlenmek yerine cinsel ilişki kurmak istiyorsa...
İnsanlara güvenini kaybeden genç kadın, elinde olmadan sevdiği bu genç adama nasıl güvenecektir?
Kim bilir, belki de bu kez gerçek mutluluğun eşiğine gelmiştir ama, kapıyı açıp içeri girecek cesareti yüreğinde bulabilecek midir?