Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Vakıf Serisi 1.Kitap

Vakıf

Isaac Asimov

Vakıf Gönderileri

Vakıf kitaplarını, Vakıf sözleri ve alıntılarını, Vakıf yazarlarını, Vakıf yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“İlkin küçük ev aletleri bozulacak. Senin hor gördüğün bu durgunluk hali altı ay daha sürecek olursa, kadınların mutfakta kullandığı nükleer bıçaklar bile çalışmaz hale gelecek. Fırınlar işlemeyecek. Bulaşık makineleri iyi iş görmemeye başlayacak. Evlerin ısı kontrol sistemleri sıcak yaz günlerinde iflas edecek. O zaman ne olacak sence?" O yanıt beklemek üzere durunca, Sutt yavaşça konuştu. “Hiçbir şey. İnsanlar savaş zamanlarında çok şeye katlanabilirler.” “Çok doğru. Katlanırlar. Evlatlarını hurda uzaygemilerinde feci ölümlere yollayacaklar... binlercesini. Yerin bir kilometre dibindeki mağaralarda bayat ekmek ve pis suyla yetinmek durumunda kalsalar da düşman bombardımanına dayanacaklar. Ama yurtsever duygular uyandıracak yakın bir tehdit ortada yoksa, en önemsiz şeylere bile dayanmak güçtür. İşte o yüzden bu durgunluk devam etmeli. Ne kayıp verilecek, ne bombardıman olacak, ne de savaş."
Sayfa 338 - 339Kitabı okudu
"Sağduyu bana tek şey yapmamı emrediyordu... ve yaptığım şey tümüyle yasaldı. Beni mahkeme önüne çıkarmakla Sutt kendi kendini aptal konumuna düşürmüş olacaktır." Jael tekrar başını salladı. "Hayır, Mallow, bir noktayı kaçırıyorsun. Onun bu oyunu kalleşçe oynadığını sana söylemiştim. Seni açıkça suçlamayacak; bunu yapamayacağını o da biliyor. Senin halkın gözündeki yerini sarsmak istiyor sadece. Ne dediğini duydun. Geleneklerin yasalardan üstün sayılacağı durumlar da var. Beraat edip mahkemeden elini kolunu sallayarak çıkabilirsin, fakat halk senin bir rahibi köpeklere yem yaptığına bir kez inandı mı onların gözünden tümüyle düşersin." "Yasalara uygun, hatta mantıklı davrandığını kabul edeceklerdir. Ama bu durum onların gözünde korkak bir köpek, duygusuz bir cani ve taş kalpli bir canavar olmanı engellemez. Bu yüzden de konseye bir daha asla seçilemezsin. Seni oybirliğiyle vatandaşlıktan attıklarında, Usta Tüccar unvanını da kaybedeceksin. Biliyorsun, sen burada doğmadın. Sutt'un daha başka ne isteyeceğini sanıyorsun ki?"
Sayfa 314Kitabı okudu
Reklam
"Seçimi kazanma şansımı küçük görüyorsun, değil mi?" "Hem de çok," diye onayladı eski Eğitim Bakanı. "Sen bir Smyrno'lusun." "Bu yasal bir engel teşkil etmiyor. Unutma ki ben de Vakıf'ta eğitim gördüm." "Haydi ama, kimi kandırıyorsun? Önyargı ne zamandan beri kendininkinin dışında bir yasa tanır oldu?"
Sayfa 304Kitabı okudu
Teğmen Tinter isyankar bir sesle mırıldandı. "Yedi gündür hiç hareket etmedik. Disiplin bu şekilde sağlanamaz." "Ben sağlarım," dedi Mallow buz gibi bir sesle. "Her şey yolundayken disiplini sağlamanın övünülecek bir yanı yoktur. Asıl mesele ölümle yüz yüzeyken düzeni koruyabilmekte."
Sayfa 258Kitabı okudu
"Konvansiyon dolayısıyla dokunulmazlık taşıyan üç ticaret gemisi geçen sene bu cumhuriyetin uzay sahasında kayboldu. Halbuki gemiler bildik tüm nükleer silahlar ve koruma kalkanlarıyla donanmıştı.” “O gemilerden gelen son bildiriler neden bahsediyordu?” “Olağan raporlar işte. Sıradışı bir şey bildirilmedi.” “Peki bu durum karşısında Korel'liler ne dedi?” Sutt'un gözlerinde alaycı bir gülümseme belirmişti. “Onlara bir şey sormamız beklenemezdi. Vakıf'ın sınır bölgelerinde sahip olduğu etkinin en büyük dayanağı güçlü olduğu izlenimi uyandırmasıdır. Üç gemi kaybedip de bunun nedenini onlara sormamız uygun düşer miydi sence?"
Sayfa 240Kitabı okudu
“Durun tahmin edeyim.” Pherl koltuğunda sabırsızca kıpırdandı. “Geminizde taşıdığınız o şeytan işi küçük aygıtlar sayesinde bana servet ve güç sunmayı öneriyorsunuz, değil mi?” “Farzedelim ki öyle. Bunu neye dayanarak reddederdiniz? Sadece iyi ve kötü ölçütlerinize mi?” Pherl olumsuz yönde başını salladı. “Hiç de değil. Bakın, benim yabancı dostum, dinsizliğinizden ileri gelen cehaletten dolayı hakkımızda istediğiniz gibi düşünebilirsiniz... ama her ne kadar öyle görünsem de, ben halkımızın mitolojisini sorgusuz sualsiz kabullenmiş değilim. Ben iyi eğitim almış biriyim, bayım ve aydın bir kişi olduğuma da inanıyorum. Dini geleneklerimizin derinine inildiğinde, bunların halk kitleleri için ahlaki bakımdan çok törensel olduğu görülür.” “O halde teklifime itirazınız nedir?” diye kibarca bastırdı Ponyets. “Söyledim ya işte. Kitleler. Sizinle anlaşmaya varmak isteyebilirim, ama küçük aygıtlarınızın işe yaraması için kullanılmaları gerek. Sözgelimi bir şeyi... adı neydi... bir usturayı ele alalım; onu elim titreyerek gizli kapaklı kullanmam gerekecekse ben bundan nasıl yarar sağlayabilirim ki? Belki çenem daha temiz ve güzel traş edilmiş olur, fakat bu beni zengin etmez. Hem bunu kullanırken yakalanırsam gaz odasına atılma veya kitleler tarafından linç edilme korkusuyla nasıl yaşarım?”
Sayfa 226 - 227Kitabı okudu
Reklam
"Eski bir öykü vardır," dedi Hardin, "belki insanlık kadar eski, çünkü onu içeren en eski kayıtlar kendilerinden de eski başka kayıtların kopyalarıdır zaten... ilginizi çeker diye düşündüm. Öykü şöyle: "Kurt gibi güçlü ve tehlikeli bir düşmanı olan at, ömrünü her an tetikte, korku içinde sürdürmektedir. Kapıldığı ümitsizlik onu
Sayfa 192 - 193Kitabı okudu
Öne doğru eğilip ani bir heyecanla ekledi: “Vakıf'a yapılacak bir saldırının günahların en büyüğü olacağının farkında mısınız, altes?” Wienis'in kendine hakim olmaya çalıştığı o kadar belliydi ki. “Bana vaaz vermeye kalkmayın, Hardin. Boş laflarınızı o kalabalık güruha saklayın.” "Azizim Wienis, ya kimin için saklıyorum sanıyordun? Şu son yarım saat içinde Anacreon'daki her tapınak, onlara az önce size bahsetmiş olduğum konuda vaaz veren bir rahibi dinlemek üzere toplanan yığınlarla dolmuştur sanırım. Anacreon üzerinde hükümetlerinin dinlerinin merkezi konumundaki gezegene habersiz bir şekilde, haince saldırdığını bilmeyen tek bir erkek veya kadın yoktur."
Sayfa 178 - 179Kitabı okudu
“Hem şunu sakın unutmayın. Eğer o, bu sorunu zamanında görebildiyse, biz de şimdi aynı açıklıkla görebiliriz. Bu durumda, eğer o bu soruna bir çözüm öngörebildiyse, bugün biz de o çözümü aynı açıklıkla yakalayabilmeliyiz. Sonuçta Seldon bir büyücü değildi. O görebiliyordu, bizse göremiyoruz bahanesiyle bu çıkmazdan kaçmak olmaz.” “İyi ama, Hardin," diye anımsattı ona Fara, “zaten göremiyoruz ki!” “Denemediniz ki. Bir kez olsun denemediniz. Öncelikle, ortada bir tehdit olduğunu bile kabul etmeye yanaşmıyorsunuz! İmparator’a tamamen kör bir inançla bağlanmışsınız! Şimdi de benzer bir inancı Hari Seldon’a kaydırdınız. Ya bir otoriteye, ya da geçmişe bel bağlıyorsunuz siz... oysa çözümü kendinizde aramanız gerekir.” Farkında olmadan yumruklarını sıkıyordu. “Bu davranış sizde hastalık halini almış... herhangi bir otoriteyle çatışması halinde kendi aklınızın bağımsızlığını bir kenara bırakmanıza neden olan bir reflekse dönüşmüş. İmparator’un sizden daha güçlü, Hari Seldon’ın ise daha zeki olduğuna dair en ufak şüphe kalmamış zihninizde. Bunun yanlışlığını göremiyor musunuz?”
Sayfa 102Kitabı okudu
"Ansiklopedi önce gelir," dedi Crast oturaklı bir sesle. "Tamamlamamız gereken bir görevimiz var." "Görevinizin canı cehenneme," diye bağırdı Hardin. "Elli yıl önce bu doğru olabilirdi belki. Ama bizimki yeni bir nesil."
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.