Osmanlı'nın Sır Dünyası

Valide Sultanlar ve Harem

Ahmet Şimşirgil

Valide Sultanlar ve Harem Gönderileri

Valide Sultanlar ve Harem kitaplarını, Valide Sultanlar ve Harem sözleri ve alıntılarını, Valide Sultanlar ve Harem yazarlarını, Valide Sultanlar ve Harem yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Osmanlılar ilk zamanlarında tıpkı Orta Asya Türk devletle-rinde olduğu gibi kadınlarına ve kızlarına “Hatun” diyorlardı. 16. yüzyıla kadar bu terim kullanılmaya devam etmiştir. Bu tarihten sonra daha çok “Kadın” ve “Kadınefendi” terimleri kullanılmıştır. Osmanlı tarihinde “Sultan” adı ile anılan ilk kadın Yavuz’un hanı-mı, Kanunî’nin validesi Hafsa Sultan’dır. Bu tarihten sonra sadece padişah annelerine “Sultan” denilmiştir.
Harem ayrıca erkekler için Enderun gibi uygulamalı bir okul oluşturmuş ve başlıca bilgi, görgü, usul ve erkân, düzgün konuşma, güzel iş yapabilme esasları çerçevesinde yüksek dereceli bir akademi olarak çok disiplinli eğitim vermiştir.
Reklam
Harem’i ilmî ve ciddi bir tarzda ele alan yerli ve yabancı bütün araştırmacılara göre bu kurum, devletin en yüksek idarecilerini yetiştiren Enderun Mektebi gibi çalışmaktaydı. Enderun, nasıl seçilmiş genç erkekleri, saray içinde bir taraf t an eğitip diğer taraf t an padişaha hizmet yoluyla saray dışında devlet hizmetine hazırlıyorsa, Harem de güzel ve yetenekli kadınları bir yandan eğitip diğer yandan hanedan halkına hizmet yoluyla dış dünyadaki rollerini almaya hazırlıyordu.
Leslie Peirce, Batı’da Osmanlı Haremi hakkında yalan yanlış yazanlar hakkında, “Harem ve sultanın cinsel yaşamına ilişkin tasvirler, Osmanlılar hakkındaki kitapların satışına açıkça yardımcı oluyordu” demektedir. Günümüzde ise her karesi hatalarla dolu, adı dışında anlattığı dönem ve tarihî şahsiyetlerle bir ilgisi bulunmayan “Muhteşem Yüzyıl” dizisini, seksen ülkeye satmak ve reyting yapmakla övün-mek, aynı eski Avrupalı bakış açısını yansıtmıyor mu? Belki bir farkla ayrılabilirler; birinciler sadece para peşindeydiler, ikinciler ise maddiyat kadar o muhteşem tarihe ve İslâmiyet’e düşmanlıklarını da sergilemektedirler.
Günümüz tarihçilerinden Halil İnalcık, Harem’i “kadınlar manastırı” olarak tanımlamaktadır. Muhakkak ki o, bu tanımıyla Harem’in oyun ve eğlence yeri olmadığını bir edep ve terbiye yu-vası olduğunu vurgulamaktadır. Bir başka tarihçi İlber Ortaylı ise, “Harem’de önemli olan, gelen kadının en iyi şekilde yetiştirilmesi, eğitilmesi ve izdivaç yapmasıdır.” demektedir. Konu hakkında geniş araştırmalarıyla tanınan M. Çağatay Uluçay Harem adlı eserinde: “Harem dünya ile irtibatını kesmiş yasak bir şehirdi. Harem hakkında dışa sızabilecek malumat haremağaları, ya da içeride yaşayan kadınlardan elde edilebilirdi. Fakat tarihin şahadetiyle de anlaşılıyor ki, ne Harem’den çırağ edilenler, ne de haremağaları Harem’in mahremiyetine gömülen haber ve malumatı dışarıya sızdırmamışlar, görüp işittiklerini içlerine hapsetmişler ve onlarla birlikte öbür dünyaya göçmüşlerdir. Şayia, rivayet kabilinden du-yulan haberleri ise çok dikkat ve ihtiyatla kabul etmek lazımdır. Harem’e ait hatıralar daha sonraları yazılmıştır.”
Yine 17. yüzyılın ikinci yarısında Fransız elçiliği sekreterliği yapan ve ciddi bir Osmanlı gözlemcisi olan François Petis de la Croix, padişahın haremi ve kadınlarıyla ilişkileri konusunda daha önce anlatılanların tam bir hayal mahsulü olduğunu şu ifadelerle belirtiyor: “Bu yazarların haremi, kendi gözleriyle görmüş gibi aktardıkları çeşitli aşk sahneleri ve çapkınlık hikâyelerinin geçtiği bir sahne olarak göstermek istedikleri anlaşılıyor. Her şeyi kendi ülkelerinin beğenisine göre sunmak için yapıyorlar. Orada aşk, tatmin edilmek için doğanın kölesinden başka bir şey değil, oysa bizim beğenimiz bu değil.” Petis de la Croix, kendisine bilgi veren bir Osmanlı’nın ağzından konuşarak şu ifadelerle de Harem’in gerçek yönüne de ışık tutar: “Kardeşim, Osmanlı imparatorlarının sarayı konusundaki me-rakını herkesten kolay giderebilirim, çünkü yirmi yıldan fazla bir süredir bu sarayın içine kapalı kalmış biri olarak güzelliklerini, yaşam tarzını, disiplinini gözlemleme zamanım oldu. Çeşitli yabancı gezginlerin, bir kısmı dilimize de çevrilmiş olan fantastik tasvirine inanılacak olursa, sarayın büyülü bir yer olmadığını hayal etme-mek güçtür. Fakat sarayın asıl güzelliği, içinde gözlenen düzende ve burada yaşayan güçlü kişilerin hizmetine bakacak olanların eğitiminde yatar.”
Reklam
129 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.