Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.40
Veba
Albert CamusVeba Yorumları ve İncelemeleri
Veba yorumları ve incelemelerini, Veba kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Veba puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsanın veba ve yaşam oyunundan elde edeceği tek şey bilgi ve bellekti.
Camus'un bu kitabında Oran şehrinin üzerine bir kabus gibi çöken veba hastalığının topluma ve toplumsal değerlere olan etkisi anlatılmaktadır. Camus, "Sıkıyönetim" kitabında vebanın kurduğu sıkıyönetim ve değişen düzeni 'Veba'yı bir birey olarak tahsil ederek anlatmıştır. Bu kitapta ise veba insanların zihnine yerleşmiş, toplumun umudunu yok eden bir olgu olarak karşımıza çıkıyor. Oran şehrinde vebanın başlangıcı ve vebanın sonlanmasına kadar geçen tüm olaylar sunulur. Bununla birlikte kitap boyunca veba gibi insanlara korku salan bir kavramın insanlara aşıladığı en önemli noktanın ölüme karşı insanların yaşadığı hissizlik olduğu görülmektedir. Vebanın başladığı ilk zamanlarda yaşanan her ölüm insanlar tarafından telaşla karşılanırken bu süreci takiben toplumun zihninde veba kavramını sindirdiği ve artık herhangi birinin ölümüne karşı yaşanılan duyarsızlığın toplumsal değerleri yaraladığı görülmektedir. Bunu kitabın anlatıcısı Doktor Rieux'un düşünceleri özetler nitelikte.
"Doktor Rieux, asıl talihsizliğin bu olduğunu, umutsuzluğa alışmanın umutsuzluktan beter olduğunu düşünüyordu."
Oran şehri halkı vebanın ardından ne kazanmıştı peki?
"Vebayı tanımış olmak ve artık onu anımsamak, dostluğu tanımış olmak ve onu anımsamak, şefkati tanımak ve bir gün bunu anımsamak". Kitapta da belirtildiği gibi insanın veba ve yaşam oyunundan elde edeceği tek şey bilgi ve bellekti. Kısaca veba ile toplumun kaybettiği şefkat, güven ve sevginin yerini korku, yalnızlık ve hissizleşme almıştır.
Uzun zamandır okumaya can attığım bu kitabı okuduğum dönem COVID-19 salgını dönemine denk gelince bu eser benim için çok farklı anlamlara büründü. Kitaptaki her satırı kendimle ve çevremle özdeşleştirerek okudum adeta. Can Yayınları'nın çevirisini her ne kadar beğenmesem de çok sevdiğim bir yazarın kaleminden çıkan, ilgilendiğim konuları içeren ve
1913’te Cezayir’de doğan, 1957 yılında Nobel Edebiyat ödülü sahibi olan,1960 yılında da bir araba kazası sonucu yaşamını yitiren Albert Camus’un 1947 yılında Yayınlanan VEBA kitabı,Cezayir’in Oran şehrinde meydana gelen Veba salgınını ve şehirde gelişen değişim ve olayları ustaca kaleme aldığı bir başyapıt.
Kitap farelerin şehrin sokaklarında,caddelerinde,apartmanların koridorlarında ,kısacası her yerde ölmesiyle başlıyor.İlk başta çok dikkat çekmeyen bu durum,insanlara da bulaşması sonucunda ,Başlarda tüm belirtiler de olmasına rağmen Veba’yı kimse kabul etmez.Ama ilerleyen dönemlerde vaka sayılarının artmasıyla bunun bir Veba salgını olduğunu kabul edip ,gerekli tedbirleri alma gayreti içerinde olan roman kahramanlarının olaylar karşısında kendileri,vicdanlarıyla başbaşa kalışlarını ustaca kaleme almış Albert Camus.
“Bir kenti tanımanın en bildik yollarından biri de insanların orada nasıl çalıştığına, orada birbirlerini sevip sevmediğine ve nasıl öldüğüne bakmaktır.” (Syf 13)
“İnsan ,alışkanlıklarını edindikten sonra günlerini kolay geçirir.” (syf 15)
“Herkesin vebayı kendi içinde taşıdığını çünkü kimsenin hayır kimsenin bundan kurtuluşu olmadığını biliyorum.” (Syf250)
“...bu hafifleme duygusunun hep tehdit altında olduğunu düşünüyordu”...
“ belki birgün insanların bir mutsuzluk yaşaması ya da bir şeyler öğrenmesi için vebanın kendi farelerini uyandırıp mutlu bir kente ölmeye yollayabileceğinden haneri olmadığını biliyordu Rieux..” (syf 303)
Corona Virüsü
“Mesleğimin bir bölümünü Çin’de yaptım ve yirmi yıl önce Paris’te birkaç vaka gördüm. Yalnız o vakalara hemen bir ad vermeyi göze alamadılar. “
Corona virüsü gündemdeyken okunması gereken bir eser
Alıntı Şuradan
Veba (Orjinal)
Albert Camus
Bu malzeme telif hakkı ile korunuyor olabilir.
Albert Camus’un veba romanı 1940’lı yıllarda oran kentini saran veba hastalığına karşı yapılan direniş mücadelesinin hikayesidir.
Albert Camus’un okuduğum en iyi kitabıdır kesinlikle,insanliğa karşi öylesine karamsardir ki bu durum sizi rahatsız edebilir..
Aralarında doktor, gazeteci, din adamının da bulunduğu bir grup insanın, yaşadıkları oran şehrinde sinsice yayılan vebayla olan mücadelesini anlatır öyle güçlü betimlemeler yapar ki sadece faşizmi değil, insanoğlunu dize getiren tüm felaketleri betimler: açlık, savaş, hastalık, faşizm, kapitalizm..
Bu kitap öyle bir kitap ki dostlar ne kadar anlatsam ne yazsam gerçekten az gelir sonuna yaklaştıkça gözlerimin dolduğunu fark ettim ve kendimi sorgulamaya başladım..
- söyleyin doktor, vebadan ölenler için bir anıt yapılacağı doğru mu?
- gazeteler öyle diyor. bir gömüt taşı ya da bir plaka.
- bundan emindim. ve nutuklar atılacak. yaşlı adam boğuk boğuk gülüyordu.
- buradan duyuyorum onları: ‘ölülerimiz…’ sonra da gidip karınlarını doyuracaklar
Bu kısımı okurken boğazım düğümlendi.Ayrıca güçlü metaforik yapısına ve şahane hikayesine ek olarak camus'nun futbol tutkusundan da izler taşıyan klasik roman. romanda gonzalez isimli karakterde vücut bulan futbol tutkusu, bir futbol sahasının karantinaya çevrilmesiyle de yerini bulur..
Çok fazla uzatmak niyetinde değilim bu güzel eseri okuyun okutturun sevgili dostlar.Yeni bir kitapta buluşmak umuduyla huzurlu geceler dilerim.Kitapla kalın
Albert Camus'un 1947 yılında yayınlanan romanıdır. Camus, romanda, Cezayir'deki Oran şehrinde yaşanan veba salgınını çeşitli satır arası okumaları ile anlamlandırılacak şekilde anlatmıştır. Kitapta yapılan analojilerin en önemlisi tüm Avrupa'ya adeta kara bir veba gibi yayılan Nazilerin Fransa'yı işgalidir. Fransa'nın İkinci Dünya Savaşı sırasında
Veba değil, hayat...
Okuma listemde olmamasına rağmen, Veba ile tavsiye üzerine tanıştım. Ödüllü kitapları okumanın rahatlığı ve çekiçiliğiyle, daha önceden Yabancı'sını okumuş olduğum Camus'un acıklı olayları basitçe nasıl anlattığını hatırlıyorum. İçinin dolu olduğunu tahmin ederek satırlarda ilerlerken konu benzerliğinden Saramago'nun Körlüğü de aklıma geliyor.
Beklenmedik bir anda her şey tam da olması gerektiği gibi herkes tam da mutluluğu huzuru bulmuşken Oran kent sakinleri kendilerini veba salgınında bulurlar.İlk olarak ölü farelerin ortaya çıkması kedilerin yeteri kadar görevlerini yerine getirmediğini düşündürse de ölü sayıları giderek artan farelerin bir veba salgını olduğunu net bir şekilde gözler önüne seriyordu.Şehir kapatılmış ve karantina altına alınmıştı.Umutlar, sevdikleri insanlar hep dışarıda; umutsuzluk, üzüntü ve dualar Oran kentinde kalmıştı.Telgraf, sevdikleriyle tek iletişim kaynakları oldu.Akıl, yürek ve tenle birbirine bağlanan varlıklar, on sözcüklük bir telgrafın büyük harflerinde o eski birlikteliğin işaretlerini arayacak hale geldiler.Ve bir telgrafta kullanılabilecek kalıplar çabuk tüketildiğinden uzun, ortak yaşamlar ya da acılı tutkular çok geçmeden, “ İyiyim.Seni düşünüyorum.Sevgiler.” türünden belli aralıklarla yinelenen hazır kalıplarla özetlenir oldu.Aylarca süren bu veba ne zaman son bulacaktı?
Ruha dokunan müthiş keskin gözlem gücüyle yazılmış bir kitap Veba.Konu ne kadar umutsuz olsa da Albert Camus şiirsel diliyle okuyanlara umut veriyor.
Ben en çok Yabancı kitabını sevmiştim -ki yeri bende hep ayrıdır- fakat Veba kitabıyla Albert Camus’nün farklı bir yanını görmüş oldum sanki ve bu bana müthiş bir haz verdi.Kendinizi bu kitaptan mahrum bırakmayın.Keyifli okumalar.
Veba, Albert CAMUS'un en önemli yapıtı olarak gösterilir çoğu yerde. Ağır ve sürükleyici bir dil nasıl olur derseniz bu kitabı okuyun. İkinci Dünya Savaşı'nda Fransa'nın Nazilere karşı direnişinin metaforudur ayrıca.
Varoluşçu edebiyatının en önemli temsilcilerinden olan Albert Camus’un Veba kitabı yalnızca xx. Yüzyılın değil, bütün bir insanlık tarihinin ortak sorununa değiniyor.
Kitapta yapılan analojilerin en önemlisi ise tüm Avrupa’ya yayılan nazilerin Fransa’yı işgalidir. Albert Camus salgının başlangıcından bitişine kadar olan süreç ile toplumun düşünce, psikoloji ve dini inançları üzerindeki çeşitli etkenleri mükemmel bir kalemle ele alıyor. Kara ölüm diye de bilinen veba; insanların güne fare ölüleri görerek başalar. Bilinmeyen bir sebeple gün gün artan, toplu halde ölen fareler şehrin her yerine yayılır. Fare ölümleriyle birlikte insanlarda ateş ve salgın başgösterir. Rahip paneloux, bunun ilahi bir ceza olduğunu düşünür. Dr. Rieux ise salgın ortasında doslarıyla birlikte tedavinin bulunması için canla başla çalışır.
Şehire giriş, çıkışlar kapatılır, karantina süreci başlar, mezarlıklar dolmaya başlar, öyleki cinsiyet farketmeksizin insanlar üzerine kireç dökülerek üst üste gömülür. Vebadan kurtulanlar, tekrar hastalık gelmesin diye evlerini yakarlar. Artık ölümün bile sıradanlaştığı bu felaketle insanlarda hissizleşir. Kısacası ; salgının yaşandığı koşullar ve zaman değişkenlik gösterse de insan psikolojisi ve acıları aynıdır. Bizimde içinde bulunduğumuz bu dönemde bu kitabı okumam ne kadar doğru bilemiyorum ama öncesinde okusaydım belki her şey abartı gelebilirdi oysa şimdi her şey o kadar gerçek ki. Tavsiyem hala devam eden pendemi döneminden sonra okumanız aksi halde psikolojinizi biraz zorlaya bilir. karar sizin tabi ️