Veronika neden ölmek istiyor?
Bu soru ile başlamak istiyorum yorumuma.
Veronika, 24 yaşında. Geçirebileceği her türlü yaşantıyı geçirmiş olduğunu, artık yaşayabileceği daha fazla şey olmadığını düşünen, günlük yaşamın tekdüzeliğinden bunalmış, hayatında birtakım eksiklikler hisseden ve bu hisle mutsuz olan bir kadın.
Başarısız bir intihar girişiminin ardından kendini “Villete” adlı akıl hastanesinde buluyor Veronika.
Burada geçirdiği süre içerisinde “Yaşamın değerini” anlayan, “normal” dediğimiz fakat aslında “normalin” ne olduğunu bilmediğimiz, kabul gören hayatlarımızın tekdüzeliğinden ne kadar sıkılsak da, hayatımızın ve karakterimizin birer parçası olduğunu fark ediyor ve fark ettiriyor.
Kitap, okurken size birkaç soru sorduruyor, “Normal olmak nedir?”, “Delilik nedir?” gibi.
Yazar bunu bir cümlede şöyle anlatıyor;
“Deliliği elden bırakmadan normal insanlar gibi davranın. Farklı olma riskini göze alın, ama bunu fazla dikkat çekmeden başarmaya bakın.”
Her insan o ya da bu şekilde delidir zaten.
Yazar, aslında insanın kendi benliğini bulma yolculuğunu anlatıyor. İnsanın cesareti onu farklı kılan özelliklerini ve yaşamın ne denli yaşanmaya değer olduğunu gösteriyor.
Hayatımı büyük ölçüde etkilemeyi başarmış bir kitap.
İçinizdeki kendi benliğinizi bulma ya da hatırlama isteğinizde size yol gösterecek kitaplardan biri.
Yazarın sözü ile yazımı bitiriyorum.
“Gerçek “ben” nedir?”
“İçindeki sen, başkalarının biçimlendiremediği sen”
Okuyacaklara Keyifli okumalar dilerim