Eğer bir yazar bir köle olmayıp, özgür bir insan olsaydı; yazması bekleneni değil, kendi canının istediğini yazabilseydi; yapıtının temelini herkesçe kabul edilen görüşler üstüne değil, kendi duydukları üstüne kurabilseydi; ne olaylar örgüsü olurdu, ne komedya, ne tragedya, ne de aşk öyküsü.