‘’Kendilerini aydın diye adlandırırlar ya, hizmetçi kadını "sen" diye çağırır, köylülere hayvana davranır gibi davranırlar. Doğru dürüst öğrenim görmezler, ciddi hiçbir şey okumazlar, hemen hemen hiçbir şey yapmazlar, bilimin sadece sözünü ederler, sanattan pek az anlarlar. Hepsi ciddidir, hepsinin yüzünden düşen bir parçadır, ciddiyet konusunda hiçbiri burnundan kıl aldırmaz, durmaksızın felsefe yaparlar.’’
Çehov ‘ un tiyatro oyunu olarak yazdığı , Rusya'da 19. Yüzyılda, toprak köleliğinin son bulduğu ve burjuvazi bir yükselişe geçtiği dönemi konu alan bu kitap , yine bu dönem sonunda yaşanan toplumsal, politik ve ekonomik değişikliklere uyum sağlayamayan aristokrat bir ailenin hikayesidir. Elde kalan son şey olan vişne bahçesinin satılmasını ve bu olayın bireyler üzerindeki etkisini tek tek ele alan yazar yeri geldiğinde sade anlatımı sayesinde empati kurmamızı kolayca sağlıyor.Kısa ve öz bir kitap olduğunu düşünüyorum. Tiyatro eserlerini bu şekilde okumayı sevenler için minik bi tavsiyedir. Herkese iyi akşamlar.
‘’Zaman diyorum, geçip gidiyor.’’
‘’Nerde okuma salonlarımız? Sadece romanlarda rastlıyoruz bunlara. Gerçek yaşamda kırıntıları bile yok. Var olan sadece pislik, bayağılık,…’’
^vişnebahçesi