En sevdiğim filmin (Into the Wild) en sevdiğim sahnelerinden birinde bu söz geçmiş, ve Henry David Thoreau'ya sık sık atıflarda bulunulmuştu. Ben de kim bu filozof dedim, araştırdım ve onu daha iyi tanıyabilmek ve anlayabilmek için Walden'ı (en bilindik kitabını) aldım. Cidden en sevdiğim kişi olup çıktı, hayranlığıma hayranlık eklendi. Zekası ve sadeliği öyle etkileyici ki...
Biraz felsefe, biraz siyaset, biraz insan ilişkileri, biraz yalnızlık ve epey doğa bulacağınız harika bir kitap. Tasvirler sizi gerçekten Walden Gölü kıyısında Thoreau'nun yanındaki sandalyede oturuyormuş gibi hissettirecek. Birlikte düşünüp birlikte eleştireceksiniz. Onun yaşamının sadeliği aslında sizin de birçok şeye ihtiyacınız olmadığını gösterecek. Bunu derken hem nesneleri hem insanları hem de düşünceleri kastediyorum. Her şeyin bir dozu olduğunu savunuyor, yalnızlığın bile; ki kendisi hayatının büyük bir kısmını yalnız yaşamıştı.
Hoş, harika, sıcak, samimi, dingin, düşündüren ve gerçekten arkadaşınızla sohbet ediyormuşsunuz gibi hissettiren bir kitap. En azından benim için öyleydi.
Yeri her zaman ayrı olacak kitap ve insan...
Çok sevdim <3 <3