Uykusu gelene kadar okudu. Sonra kalktı, kitapla birlikte yatak odasına gitti. Adetiydi, saat kaç olursa olsun, bir süre de yatakta okur, öyle uyuyakalırdı.
“Anımsar gibi olup da anımsayamadığı düşü düşünerek mutfağa yürüdü. Çaydanlığı musluğun altına tuttu, doldurdu. Ocağa doğru dönerken çaydanlığın burnu musluğun kenarına çarptı, ortalığa su saçıldı. "Siktir!" dedi, gece arkadaşının söylediği Neyzen Tevfik dörtlüğünün dördüncü dizesini anımsadı: "Sikti, siktirtti, siktir oldu gitti." Ebcet hesabıyla 1938. İlk üç dizeden tek kelime anımsayamadı. İyice sinirlendi. Kendi kendine sakin olmayı telkin ede ede abartılı ölçüde yavaş hareketlerle çaydanlığı ateşin üstüne koydu. Dökülse de çaksam şuna bir tane diye umuyordu, çaydanlık uslu uslu oturdu.”