"İnsan Türk olur da, nasıl Kemal Paşa'dan yana olmaz?" Bu kitabı okumaya karar vermem bu alıntıyla olmuştu. İyi ki okumuşum diyebileceğim bir kitap oldu benim için. Milliyetçi hayallerle hepimiz biriz derken aslında her türlü imkandan mahrum kalan Anadolu topraklarının nasıl her şeyden habersiz olduğunu tekrar hatırladım. Hiçbir suçları yok kendilerini düşünmekten başka. Bu da bir suç değildir. Yakup Kadri o kadar güzel anlatmış ki Anadolu topraklarının gerçeği insanın yüzüne bir soğuk su gibi çarpıyor. Savaşın acı gerçeklerini, Türk halkının çektiği çileleri gözümle şahit olmuş gibi hissettim. Her ne olursa olsun Ahmet Celal'in zafere olan dinmeyen umudu ve heyecanını ben de onunla beraber içimde taşıdım kitap boyunca. Türk edebiyatı için bir şaheser ve artık benim için en önde olan kitaptır.
"İnsanın gönlü ne tuhaf! Günün birinde, kavak ağaçları arasından, bir genç kızın gülümsemesi, bir derecik, bir atlayış. Her şey değişiyor. Ortada, biraz önceki adamdan eser kalmıyor."
"Feleğin nice cevr, nice aldanışlar, nice hayal ve umur kırılışları beni pişirmeye yetmedi. Hâlâ, ne çocuksa sevinçlerim, ne hoş hayallerim, gönlümün ne safça akışları var."
Türk köylüsünün ruhu durgun ve derin bir sudur. Bunun dibinde ne var? Yalçın bir kaya mı, balçık yığını mı, bir yumuşak kum tabakası mı? Keşfetmek mümkün değildir.