Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yabancı: Kalecinin Tarihi

Jonathan Wilson

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Albert Camus
Camus, sınırları kati olarak çizilmiş bir sahada, net kurallarla oynanan futbolu yaşamın bir metaforu olarak görüyordu. Yazar, 1957'de France Football'a verdiği bir röportajda şunları söylüyordu: "İlk öğrendiğim şeylerden birisi topun asla beklediğim yere gelmediğiydi. Bunu öğrenmek, bana hayatta, özellikle de dürüstlükten nasibini almamış birçok insanın yaşadığı metropollerde, çok yardımcı oldu." Futbol, Camus'ya hayatın öngörülemez doğasını anımsatıyordu.
Sayfa 392 - Albert Camus,İthaki YayınlarıKitabı okudu
Roose'un kalecilik hakkındaki düşünceleri ise şöyleydi: "Kalecinin kaledeyken alışagelmiş davranışlarda bulunmasına gerek yok. Aksine kaleci orijinal olma şansı olan ender sporculardan birisi. Hatta bir kaleci bu alışagelmemiş hareketler sayesinde rakip forvetleri şaşırtabilir ve bu sayede rahat kurtarışlar yapabilir. Bir kaleciyi zirveye yaptığı kurtarışlar çıkarır. Eğer başarısızsa unutulmaya mahkumdur."
Sayfa 66 - Leigh Richmond Roose,İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kaleci, son kertede, düşünmek için bol bol zamanı ve bir iç dünyası olan tek oyuncudur. O, unutmak için topun peşinden koşup, oyunu oynama şansına sahip değildir; aksine, o, tehlikeyi beklerken hatırlayan, ve düşünme fırsatı bulan oyuncudur.
Sayfa 389 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
"Kalecinin sarılacak kimsesi yok. O kollarını yalnız başına havaya kaldırıyor, etrafa öpücükler yolluyor, ama takım arkadaşlarıyla beraber kutlama yapmanın tadına varamıyor ve hem kendisini hem de stattakileri kutlamaların bir parçası olduğuna ikna etmeye çalışıyor. Bir yandan yalnız başına sevinirken, bir yandan da takımın kutlamalarının bir parçası olmadığı için hüsran duyuyor.
Sayfa 132 - Tim Parks,İthaki YayınlarıKitabı okudu
Futbol Moskova'ya 1944'te, üç yıllık bir aradan sonra, geri döndüğünde Yaşin oyunu ciddiye almaya başladı. İlk olarak çalıştığı fabrikanın takımının seçmelerine katılan Yaşin, bir çok Sovyet sporcunun aksine kaleye geçmek için yanıp tutuşmuyordu: "Moskova'daki tüm çocuklar gibi ben de futbola sokaklarda başladım. Aslında forvet olmayı istiyordum çünkü gol atmak beni çok mutlu ediyordu ama boyumun uzunluğu ve çevikliğim yüzünden kaleye geçmem istendi. Bu benim değil, takımın patronlarının tercihiydi."
Sayfa 89 - Lev Yaşin,İthaki YayınlarıKitabı okudu
1899'da St. Petersburg'da aristokrat bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen ve devrimden sonra Rusya'yı terk eden Vladimir Nabokov, Konuş, Hafıza adlı otobiyografisinde, gençlik yıllarında "kaleciliğe tutkuyla bağlı olduğunu" yazıyordu. Birinci Dünya Savaşı'nın hemen sonrasında. Cambridge'de öğrenim gördüğü yıllardan aklında kalan nadir şeylerden birisinin futbol olduğunu söylüyor Rus yazar. "Güneşli, güzel günlerde yaptığı şanslı kurtarışları" mutlulukla hatırlayan yazar, "kapalı havalarda, ceza sahası çamur içindeyken elinden kaçıveren ve onun ruhen çöküşüne neden olan kaygan topları da anımsamadan edemiyor.
Sayfa 74 - Vladimir Nabokov, İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Aslında başlarda kaleci takım arkadaşlarından çok da farklı değildi. Örneğin, 1909'a dek kalecinin kendine özel bir forması yoktu ve bir çok oyuncu maç içinde gerektiği anlarda kaleye geçerler ve hatta kariyerlerinin ilerleyen yıllarında futbola kaleci olarak devam etmeye karar verirlerdi
Sayfa 38 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.