Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım
Bahîra'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım
Senin için görülen bir düş de ben olsaydım
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım
Senin visâlinle bir gülmüş de ben olsaydım
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım
Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım
Bâtılı yıkmak için kuşandığın kılıcın Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım
Çehreleri bir istila yeridir
Efsununu yitirirler baharın
Zaman, ateş gibi yakar, eritir
Esiri olurlar bir sonbaharın
Yüzüne gülen yok ihtiyarların
Kıvrılan ayaklar, titreyen eller
Bir ömrü bitişe sürüklemekte
Gün batışı gibi sönen hayaller
Her lahza ölümü körüklemekte
Bazen rüzgâr gibi hızlı
Bazen sular gibi nazlı
Hayaller: peşinden koşturan peri
Hayaller: hayatın umut evleri
...