İnsanlar arasında o kadar farklılık var ki, dünyada bu kadar kin ve nefret olmasına şaşırmamalı. İnsanoğlu hep çok olana gider, farklılık çok olduğu için zihni hep onlara takılır. Ama neden az olan şeye kafa yormaz, yani neden bir türlü insanı insan olduğu için kabul etmez?
Yakupyan Apartmanı, aralarında farklılıklar olan insanların yaşadığı bir yer. Farklı kültürler, inanışlar, milliyetler, cinsel tercihler ve düşünceler.
Apartmanımız Mısırda olduğu için bu kadar farklılığın birer tabu olması kaçınılmaz oluyor. Tabii yönetimin bozulmaya ve kokuşmaya yüz tutmuş olması ise, kitabı daha ilgi çekici hale getiriyor.
Yakupyan Apartmanı üzerinden Mısır toplumunun sosyal yaşamını anlatan kitabımız, sadece mısırı anlatmıyor, dünyadaki en büyük sorunu anlatıyor. İnsanı, insan olduğu için kabul etmeme sorunu.
Kadın mısın, o zaman erkeğin malısın, eş cinsel misin, hastasın, psikolojin bozuk, şu dinden misin o zaman busun, şu renkte misin, o zaman rengine göre ismin var. Bunların hepsi kokuşmuş vicdanların ve karanlık zihinlerin görüşleri.
Oysaki insan insandır. Ve insan ya iyidir ya da kötüdür. Akıl ve vicdan dengesini sağlayabilen insandır, sağlayamayan ise ona hâlâ bir isim bulamadık...
Dünyanın en büyük sorununu, bu kadar muazzam ve akıcı bir dille anlatan kitaplara nadir rastlanır. Ben bir tanesine rastladım, daha çok kişiye dokunması dileğiyle...
