Şu esnaf, şu tüccar, şu işçi, şu atölye sahibi, şu memur camiden çıkıp işlerine dönecekler birazdan; soyan soyacak, soyulan soyulacak! Namazla, mevlitle mi değiştirecektin dünyayı!
Acılar vardı ama gene de pırıl pırıldı; güzelliklerle doluydu yaşam. Kitaplarına döndü o sevinçle. Okudukça ışıyordu içi. Öğrendikçe alacakaranlıktaki gerçek güzellikler ortaya çıkıyordu birer, ikişer.
“‘Doğru benim dediklerimdir!’ diye kesin yargıyla girdin mi tartışmaya, yerinde sayar durursun! Bu bizim temel eksiğimiz Muhsinciğim. İnançlarımıza bağlı kalalım derken, bellediklerimize bağımlı kalıyoruz!”