•Çok sevdiğim, bana her sayfasıyla derebeylik dönemi Japonya’yı iliklerime kadar hissettiren Yalnız Kurt ve Yavrusu mangasına bir süredir ara vermiştim, dönmek çok iyi geldi.
•Yedinci cildimizde Ogami Itto’muzun oğlu Daigoro’ya ait bir hikaye var ki, beni en derinden etkileyen hikayelerden biri oldu. Tamam samuray ruhu bushido falan duyuyoruz anlıyoruz ama bu savaşçı ruhu, bu ölüm yolunu karakterler üzerine bu kadar güzel inşa etmek gerçek bir yetenek bence. Okurken inanılmaz bir keyif veriyor.
•Bu cildin diğer bir hoşuma giden özelliği de kadın karakter merkezli bir hikayesi. Bu manga serisinde zaten genel olarak kadın karakter yoğunluğu görmekteyiz. Fakat kadınlar asla tek tipte değil, güçlüsü de var güçsüzü şevhet unsuru olan da var yakuza lideri olan da. Zaten ana karakterimizi tam anlamıyla anlayan, onun hislerini, onurlu karakterini ve intikam ateşiyle yanan kişiliğini tamamıyla anlayan kişiler genelde kadın karakterler oluyor. Bu ciltte ise hikayelerden birinde onurlu bir aileden gelen bir karakterin, sıradan insanlarla özdeşleşmesini ve intikam duygusunu pekiştirmesini okuyoruz, sadece bu hikaye bile Lone Wolf and Cub serisinin kısa özeti olarak görülebilir. Seriye yakışır bir ciltti kesinlikle.