Yamyam ve Avcısı

Özkan İrman

Yamyam ve Avcısı Hakkında

Yamyam ve Avcısı konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

Kadir, yaşadığı her olayda hayatı yeniden sorguluyordu. Bir gün kulübün kapısında durup dururken vicdanı sızladı. Kaybedip gidenin içindeki acı yüzüne işlemişti. Onu tanıyordu. Çocukları vardı, biliyordu. İyi kazanan bir esnafın burada ne işi vardı? Kadir adamın ardından bakarken, babasının mesleğini, evinde yediği tek bir lokma ekmeği bile düşündü. Farkında olmadan içindeki yargıç onu pis bir aşağılık duygusuna sokmuştu. Kadir o gün kulübün merdivenlerinde bir karar verdi. O, bu işi yapmayacaktı. …. Ömür, Kadir'i bir süre daha merdivenlerde içindeki yargıçla yalnız bıraktı. Kendisini uzunca bir düşün denizine saldı. Yamyam’ın derisini yüzdüğü o küçücük mekânda ve sabahın beşinde… Kadir adamın arkasından bakarken, Ömür'ün elinde usunun bıçağı, adamın bıraktığı boşluğa kondu ve durdu. Kadir'e bakıp kendi kendine konuştu, "Her işin kendi içinde bir ahlakı vardır. Vakti gelince nasılsa öğrenirsin!” “Yamyam” merdivenleri geriye doğru ağır ve yorgun adımlarla çıkarken, “Avcısı” da onu seyrediyordu. *** Gerçek olaylardan esinlenerek kurgulanan hikâye, şehir kulübünde çalışan babasına hayran Kadir'in, büyüdükçe ekmek parası kazanmanın ahlakını sorguladığı iç dünyasını yansıtırken, öte yandan bir mesleğin inceliklerini ele alış şekliyle de bir döneme ışık tutuyor. Yıllar sonra yolları kesişen Ömür’ün gözünden ise bu tanıdık hikâye, güçlü ve güçsüzlerin dünyasını anlatan bir “av ve avcı” yolculuğuna dönüşüyor.
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 2 dk.Sayfa Sayısı: 107Basım Tarihi: 27 Kasım 2020Yayınevi: Majör Yayınları
ISBN: 9786058168671Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 95.2
Erkek% 4.8
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Özkan İrman
Özkan İrmanYazar · 28 kitap
1964 yılında Bursa’da doğdum. Henüz okula bile başlamadan babamın yanında ekmek parası serüveniyle tanıştım. Önceleri şunu al, şunu ver derken kendimi bulaşık yıkarken, boş toplarken, kuyruklarda beklerken buldum. İlkokula ‘kendi muhitim’ olan Hamzabey’de başladım. Okula giderken bir yandan da en küçük zamanı bile babamın üç tekerlekli arabasının yanında geçirir olmuştum.1970’li yıllar babamın yedeğinde Pirinç Hanı’na gidip gelerek geçti. Orası benim hem oyun parkım hem işyerimdi. Aslında oyun neydi, iş neydi? Onun bile ayrımında değildim tam. Çocukluk işte. Muradiye Ortaokulu’ndan sonra, Tophane Endüstri Meslek Lisesi günlerim başladı ama Pirinç Hanı yine hep hayatımdaydı. Ben bir mezeci çırağıydım, derken işin kalfası oldum, ustası oldum. Hem lise bitti hem Pirinç Hanı. Babam emekli oldu. Ben de SKT yağ keçe ve rulman fabrikasına işçi olarak girdim. Orada çalışırken gazete ilavelerinden de üniversiteye hazırlandım. Bugünkü adıyla Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İşletme Bölümü’nü kazandım. O zaman adı; Dokuz Eylül Üniversitesi Muğla İşletmecilik Yüksek Okulu idi. Okuldan sonra askerliğimi yedek subay olarak; Karakozak Türbesi dahil Suriye sınırında dört değişik karakolun, karakol komutanı olarak yaptım. Geceleri pusularda geçen zor günlerdi. Askerlik bitimi 1988 yılında Bursa’ya döndüm. Aynı yıl havlu sektöründe satış mümessili olarak çalışma hayatına atılmamın bir yıl sonrasında üniversiteden arkadaşım olan Selvinaz Hanım’la dünyaevine girdik. Çalıştığım havlu sektöründe hep kendi markamı yaratmanın hayalini kurdum ve 1994 yılında ufak bir dükkanda başlayan Minteks maceramı 22 yılda yeniliğe ve kaliteye önem veren büyük bir şirket haline getirdim. Selvinaz Hanım’la evliliğimizden Irmak İrman Gazioğlu, İsmail Arda İrman ve Ali Tuna İrman isimlerinde üç çocuğumuz bulunuyor. Bugüne kadar çevremde olup bitenleri gözlemleyerek ve hafızama kayıt ederek geçen günlerimden sonra Mezeci Çırağı Pirin Hanı, Kafamın Tasını Attıran Şeyler, Sizin Çentiğiniz Var Mı, We Are Going To Finland, Ortak Hadi Gel Batalım, Gül Ağacı Gül Beni ve Sosyal Medya Cinayetleri isimli 7 kitabımı* okurlarımla buluşturdum. Bunun yanı sıra bu yaz bir sinema filmi macerası geçti başımızdan. Laf ok gibidir derler ya bir TV programında ağzımdan dökülüveren “belki ben filme çekerim” sözü ok oldu hedefi vurdu. Pirinç Hanı Mezeci Çırağı kitabım senaryolaştırılarak beyazperdeye uyarlandı. Babam Mezeci İsmail Hakkı’ya karşı olan vefa borcumun bir kısmını da bu şekilde ödemiş oldum. Bursa ile birlikte büyüyen ben, gözümün gördüğü yüreğimin hissettiği her şeyi kaleme almaya devam ediyorum.