Üstünde tozlanan binlerce çehre,
Ortak bir bellekte işlenmiş yüz binlerce kare,
Manşetler, sürrealistler, sitemler, küskünler, seyirler,
Meçhul bir yolda telaşla, istikrarlı durmaksızın yürüyenler,
Tıkanırcasına doldu yalnız kalabalık hikâyeler,
Etten bedenler, zehirler.
Sesler, edimler, acılar inşa ettiler;
Mutlular, başkalarının diyarında gezgindiler!
Hakikat çözenler, dingin, kavgasız ılık bir özle
Patırtısız yürümekteler!
Ne kavgalar, ne büyük isyanlar,
kafayı sıyırmalar, aldanmalar!
Yüreğime çarpıp tuhaf bir yankı, bir iz, bir derin çizik;
Etime, derime, kemiğime, kafa içime temas edip
Bir esinti, bir rüzgâr gibi esip geçtiler…