Ortadoğu... Ezilmişlerin, horlanmışların, kovulmuşların, kovulmuşların, okullarından ve mesleklerinden atılmışların, baskı ve şiddete maruz kalmışların yurdu...
Ortadoğu... Kötülüklerden, daha az kötü olanı seçmek zorunda kalanların, darlığın kahredici kumpaslarına düşmemk için her gün biraz daha çırpınanların yurdu...
Ortadoğu... Korkunun ve çaresizliğin birlikte yaşandığı yer...
Ortadoğu Halepçe'dir.
Ortadoğu Hama'dır, Humus'tur...
Ortadoğu Kerbela'dır.
Sadaka ekonomisyle geçimlerini sağlamak zorunda kalanların, sapanlarıyla fil ordularına karşı meydan okumaya çalışanların kimlik mücadelesi verdikleri ve sınırları kesinleşmemiş ülkelerin adsız insanlarının çığlık seslerinin yükseldiği yerlerdir, Ortadoğu...
Adları konmamış ihanetlerin, savaşların, soykırımların ve faili meçhullerin yaşandığı...
Sevdanın gözyaşıyla, gözyaşının toprakla, toğrapın şehadetle kucaklaştığı yerlerin adıdır, Ortadoğu...
Ortadoğu'nun sayfaları açıldığı zaman çiğnene onur, yırtılan tarih, tutsak edilen ruhlar, çalınan beyinler ve işgal edilen vicdanlar görülecektir.
Bağdat ne yana düşer, çile ne yana? Ne yana düşer umutlarım, sevdam ne yana? Bir tutkudur, bir şiirdir bir yudum sudur... Ya kudüs? Sahi... Ne yana düşer kor düşmüş kalpler ne yana?
