Biz insanoğlu doğal kalmadık, bilinçlendik de ne oldu? Bilinçlenmeseydik öleceğimizi bilmeden tadını çıkara çıkara yaşayacaktık. Bence asıl yasak elma bilinçti ve atalarımız büyük bir hata yaparak bu haltı yedi.
"Baltanın bir milyon yıl öncesine ait olması bilim adamlarının kafasını çok karıştırdı," diyerek anlatmaya başladı İstanbul. "Çünkü on bin yıl öncesine ait bulgularda da aynı model baltaya rastlanmıştı. Düşünsene, bir milyon yılda zekâsında, bedeninde onca evrim geçiren insanoğlu, aşölyen baltasını geliştirmek için hiç kafa yormamış. Neden biliyor musun? Çünkü avcı toplayıcı olarak yaşadığımız iki buçuk milyon yıllık süreçte mutluyduk. Öyle olmasa bizim için hayati derecede önemli bir araç olmasına rağmen aynı model baltayla idare edebilir miydik? Yerleşik hayata geçmeden önce hırdavatlar bizim için vardı. Göçebe hayatı bırakıp tarıma bulaşınca varoluşumuz hırdavatlara bağlandı. Yeni model bataklığına sürüklenmenin hikayesi bugün artık öyle boyutlara ulaştı ki alet edevat üretip tüketmek için var oluyoruz. Bizi buraya getiren süreci yıkarsak her şey değişecek.
Bu evren, bu dünya ve tüm kâinat bence Nietzsche gibi adamların üzerine üzerine gittiği korkunç gerçeklerden kaçmamız ve uzak durmamız için sayısız nimetlerle donatılarak yaratılmış. Sınırlı ve sonlu halimize şükretmeliyiz çünkü bence sınırsız ve ölümsüz halimiz, yani o mutlak yalnızlık sadece Yaradan'a mahsus. Beni yaşadığım mutluluklar güçlendirir ve acılara dayanma sabrı verir. Bence karanlık da acı da varoluş sorunları da zıddının yaşanması için var. Acı olmasa tatlı olmayacaktı. Dertler, tasalar güçlenmemiz için değil zıddı olan neşe ve mutluluğun yaşanması için var! Keza yalnızlık ve ölüm de öyle. Düşünsene ölüm olmasaydı, sonsuzluk, sınırsızlık ve mutlak olan sınırlandırılarak sonlu, somut ve nispi bir hale gelip yaşamı oluşturabilir miydi?