Unutmayın ki anahtar elinizde! Kapıyı açıp içeri girmek size kalmış. Başkasının sizin yerinize içeri girmesini beklerseniz, hiçbir zaman içeride sizin için ayrılmış koltuğa oturamazsınız. Hayatınız boyunca da içerinin nasıl olduğunu merak edip durursunuz. İçeriye girenlerden öğrenmeye çalışırsınız. Oysa her içeriye girip çıkan, aynı filmi farklı yorumlayacaktır. İçeriye girmesi gereken ve o filmi görmesi gereken sizsiniz. Artık zamanı geldi, adım atın, kendi kapınızı anahtarla kendiniz açın.
“Zayıflık şişmanlık ve güzellik çirkinlik ayrımları üzerinden bir endüstri kurulmuş durumda. Hepimiz bu oyuna yenik düşüp bir ömür onlar gibi olmaya çalışıp duruyoruz.”
Eğer bir odada fil varsa, odada fil var demeye gerek var mıdır, zaten herkes odada fil olduğunu görür. Aynı şey kilo almış kişi için de geçerlidir. Zaten kendisi dahil herkes onun kilo aldığının farkındadır. Bunu tekrar tekrar ifade etmenin ne gibi bir anlamı olabilir ki?
Hiçbir şey insanın kendisine bakması ve kendisini sevmesi kadar önemli olamaz. Çünkü çevrendeki insanlar, eğer sen güzelsen, bakımlıysan, her zaman neşeli, canlıysan senin yanındalar. Yoksa yanlız bırakırlar. Onun için kendinle ilgilen...