"Nasıl öğrenebilir bir insan kendini tanımayı? Düşünerek mi asla, ancak eyleyerek. Vazifeni yerine getirmeye çalıştıkça tanıyacaksın sen sende olanı. Nedir peki vazifen? Zamanın talebi."
Son perçin takılana dek ya da inşası tamamlanıp her iki uçtan demiryolu ya da karayolu bağlantılarının kurulmasıyla birlikte kâr getirecek durum gelinceye dek köprü, köprü değildir.
Bahçe - şehir, daha çok köysel karakter taşıyan kendi hâlinde bir yerleşme değil, fakat verimli şehir hayatının bulunabileceği daha mükemmel bir kuruluştur.
Duyulan asıl ihtiyaç, şehir ile köyün; köysel huzur, sağlık ve faaliyet ile şehirlerin bilgi, teknik imkân ve siyasal dayanışma gibi özelliklerinin evlendirilmesi hususu idi. İşte bu evlenmeyi bahçe - şehirler sağlayacaktı.