Yaşadığım İstanbul

Selim İleri

Yaşadığım İstanbul Quotes

You can find Yaşadığım İstanbul quotes, Yaşadığım İstanbul book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Dönen Mevlevi’lerin ise günün hayhuyuna , ihtiraslarına yabancı kaldıklarını düşünüyorum
Avuç dolusu para isteyen yalı yaşaması , bastıran yoklukta çökmeye yazgılıdır.
Reklam
Tanpınar, Beş Şehir'de "İstanbul"a su sesleriyle başlar. Arabistan'da tanıdıkları yaşlı bir kadın ikide birde "İstanbul sularını" sayıklamaktadır: "Çırçır, Karakulak, Şifa suyu, Hünkar suyu, Taşdelen, Sırmakeş..." Bugünün İstanbul'unda bu sesleri duymak imkansız. Her biri plastik şişelerde, bir litrelik, beş litrelik, ikili altı litrelik, 'market'lerde...
Sayfa 14 - Everest YayınlarıKitabı okudu
1960'ların sonundan başlayarak, Türkiye, amansız bir sağ-sol kutuplaşmasına sürüklendi. Uzun "yitik' yıllar. Birçoğumuz, o dönemde, hangi dalgalanıştaysak, o dalgalanışa yakın, yatkın kitaplarla haşır neşirdik. Meselâ sol, Tarık Buğra'yı, okuyorsa çekincelerle okuyordu. Sağ için Nazım Hikmet hâlâ vatan hainiydi. Varlık Yayınları, Sabahattin Ali'nin bütün eserlerini yeniden yayımlıyordu ama, bir zamanlar 'iktidar'ın hışmına uğramış "Sırça Köşk" masalını yayımlamayı göze alamayarak. Abdülhak Şinasi gibi araftakiler kimsenin ilgisini çekmezdi. Bugün herkesin okumak istediği Tanpınar'dan pek çok okur habersizdi. Samiha Ayverdi de solda okunmayanlar arasındaydı.
Sayfa 133 - Everest, ‘Okuduğum Samiha Ayverdi' bölümünden
..pop müziğini asıl Amerikalılar , Zenciler yapıyor . Onlarınki çok güzel . Çok anlamlı . Çünkü ben bunu sordum da , orada , Zencilerin o hareketli musikileri dualarıymıs. Onlar Allah’a o müzikle , o dansla yalvarıyorlar .
Salah Birsel bütün bunlara rağmen umutlarını söndürmez ; şairlerin , yazarların bizde de ‘ evcek ‘ korunacağı günlere inanmak ister.
Reklam
Değişen İstanbul'da Haldun Taner'in korktuğu, ayaküstü atıştırma kültürünün, bu, tırnak içinde kültürün git git yaygınlaşmasıdır. Kasım başını çağrıştırır şubat günü, Çamlıca'dakilere göz atıyor: Son model özel arabalar, özel arabalarında maç spikerinin sesini dinleyenler, karıkoca, sevgili münakaşaları, işin aslı aranırsa, Çamlıca kimsenin umrunda değil. "Kendini doğaya şöyle tümüyle veren herhalde pek azdı. Belki henüz naiflik çağında bir iki genç kız, üç dört orta yaşlı, birkaç da eski İstanbul tiryakisi, o kadar. Çoğunun birikim depolarında ne Fikret vardı, ne Sait, ne Orhan Veli, ne Yahya Kemal... O depolar düzayak ve güncel yavanlıklarla dolu idi." Sonunda, güzele bakmayı unuttuk diye keder duyuyor Haldun Taner.
Sayfa 194 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Ben edebiyatımızda , Ahmed Haşim’in nesirleriyle yarışabilecek ikinci bir isim olmaz , olamaz sanmıştım . Safiye Erol’un yazılarını bilmiyordum .
Ama , Halikarnas balıkçısının Mavi sürgünü olmasaydı , Mavi sürgünü okuduktan sonra Bodrum u ille görmek istemeseydim, yazarlığım herhalde çok şey kaybederdi.
Oysa kar yağışlarını vaktiyle ne kadar çok severdim !
Reklam
Ebedi ve tatlı bir hüzünle çepeçevre kuşatılmış bir diyar …
Deniz , insanla durmadan konuşur . Bununla beraber yalnızlık duygusu benden gitmiş değildir . ‘Tanpınar ‘
Okuryazar geçinenler, gizilgücün farkında değillerdi. Önce, Türk musikisini koruma tutkunlarından yükselmişti itiraz: Radyoda, televizyonda arabeske yer verilmedi. Milyonlarca insan dinliyor; radyo yayınlamıyor, televizyon görmezden geliyor... Sonra aydınlar, kendilerinde aydın olma kuruntusu taşıyanlar harekete geçtiler. Arabesk üzerine yazıldı, çizildi, yorumlar, çözümlemeler yapıldı. O sıralarda arabesk saltanatını koruyor, hattâ pekiştiriyordu.
Sayfa 57 - Everest, ‘Dertler Benim Olsun’ ya da Arabesk bölümünden
..arabesk şarkıların toplumdan müziğe bir yansıyış olduğu..
Abdülhak Şinasi için sinema kalıcı bir değer, kalıcı bir sanat değildir. Hisar, Sultan Hamid’in düşkün olduğu polisiye romanları küçümsediği gibi sinemayı da küçümser, üstelik sinemayı iyice küçümser. Usta bir yazarın polisiye edebiyat ve yedinci sanat karşısındaki tutumu âdeta ürperti vericidir. Abdülhak Şinasi’ye göre, sinema bugünün havaî gönüllü insanına pek uygun bir eğlenceden ibarettir. Hattâ, gösterişçi çaylardan, danslardan farksızdır. Sinema ancak büyük duygular taşımamış insanların hoşuna gidebilir...
Sayfa 23
25 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.