Kısacası evrim kuramı, özelliklerin, her küçük adımın bir öncekinin üzerine küçük bir avantaj kattığı çok sayıda kökeni olması gerektiği tahmininde bulunur.
Oksijeni, sağlıklı ve iyi diye düşünmeye meylederiz ama ilksel biyokimyaya göre oksijen bunlar dışında her şeydir: Zehirlidir ve tepkimeye girmeye yatkındır. Ders kitabı hikayesi, oksijen seviyesi yükseldikçe bu tehlikeli gazın bütün mikrobiyal dünya üzerinde ağır bir seçilim baskısı yarattığını söyler. Mikrobiyal dünyadaki bütün türlerin kitlesel olarak tükendiğine, Lynn Margulis'in oksijen "soykırımı" dediği şeye dair tatsız hikayeler vardır.
Enerji ve madde akışı hücre yapılarını var olmaya zorlar. Parçaların yeri değişebilir ama yapı kararlıdır ve akış varlığını sürdürdükçe o da var olacaktır. İşte ilksel çorbada eksik olan şey bu sürekli enerji ve madde akışıdır. ilksel çorbada hücre dediğimiz dağıtıcı yapılar oluşmasının itici gücü olacak, bu hücrelerin büyümesini, bölünmesini ve canlanmasını sağlayacak, bütün bunları metabolizmayı kanalize edip yönlendiren enzimlerin yokluğunda gerçekleştirilecek hiçbir şey yoktur.
Tanrı'nın ruhunu insanın yüzünde yakalamak yeterli değildir: Güzel bir katedralde altarın hemen üstünde bir kubbenin içinde bir mozaik olarak yapılmalıdır.
Evreni, yıldızları, Güneş'i, Yeryüzü'nü, yaşamı hangi yasalar
doğurmuştur? Aynı yasalar evrenin başka bir yerinde de yaşam doğuracak mı? Dünya dışı yaşam bize benzer bir şey olabilir mi? Bizi insan yapan şeyin kalbinde bu gibi metafizik sorular yatıyor işte.
Hücrelerin keşfedilmesinden 350 yıl sonra, Yeryüzü'nde yaşamın neden olduğu gibi olduğunu hala bilmiyoruz. Bilmiyor olduğumuzu farketmemiş olabilirsiniz. Sizin hatanız değil. Ders kitapları ve gazeteler bilgiyle dolu ama sıklıkla bu "çocukça" soruları ele almıyorlar. İnternet farklı derecelerde saçmalıkla harmanlanmış envai çeşit olguyla dolu.