Yaşamın Anlamı Ve Amacı
Alfred AdlerYaşamın Anlamı Ve Amacı Quotes
You can find Yaşamın Anlamı Ve Amacı quotes, Yaşamın Anlamı Ve Amacı book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Artik fark etmez. Ya kurtulusumu ya da yok olusumu yaratacağım.
Politikada en iyi yöntemlerin bile suistimal edilebilecegini biliyoruz ancak is birligi yaratmayan biri politika ile hiç kimse hiçbir sey basaramaz. Her politikacinin nihai amac insanligi ilerletmek olmalider; insanlign ilerletmek de her zaman daha yüksek düzeyde is birligi olusturmak anlamina gelir. Genellikle hangi politikacinin ya da partinin bizi gerçekten ilerletebilecegine karar vermekte yeterli degilizdit.
Her insan kati kosullarla bağlıdır.
Gelişimi bu kati çerçeve içerisinde yer alir ve kararlar da bu cerçeveye uygun olmalidir.
Suçlular bile toplumsallık duygusuyla uzlaşmaya çalışmalıdır. Aynı zamanda suç işlemeden önce toplumsallık duygusunu öldürmeye ve toplumsal ilginin duvarlarını yıkmaya kendisini hazırlamalıdır. Tıpkı Dostoyevskinin hikayesinde, iki ay boyunca yatakta uzanıp suç işleyip işlememeyi düşünen Raskolnikov gibi. O da kendisini, "Ben Napolyon muyum yoksa bir böcek miyim?” düşüncesiyle kışkırtmıştı. Suçlular kendilerini bu tür hayallerle kandırırlar ve teşvik ederler. Gerçekte her suçlu yaşamın faydalı tarafında olmadığını ve yaşamın faydalı tarafının ne olduğunu bilir. Ancak korkaklığından bunu reddeder, korkaktır çünkü faydalı olma yeteneği yoktur: Karşısına çıkan sorunlar iş birliği gerektirir ama o iş birliği için eğitilmemiştir. Yaşamın ilerleyen dönemlerinde suçlular yüklerinden kurtulmak isterler, daha önce gösterdiğimiz gibi kendilerini haklı göstermek için hafifletici nedenleri olduğunu ileri sürerler. "Hasta ve işsizdi...” vb. gibi.
Sayfa 229Kitabı okudu
Doğduğu andan itibaren bir bebek, annesi ile kendisi arasında bir bağ kurmaya çalışır. Hareketlerinin amacı budur. Aylar boyunca annesi yaşamındaki en önemli rolü oynar: Neredeyse tamamen annesine bağımlıdır. Iş birliği yeteneği ilk olarak bu durumda gelişir. Anne, bebeğine başka bir insanla kuracağı ilk iletişimi, kendi sinden başka birine duyacağı ilk ilgiyi sağlar. Toplumsal yaşamla arasındaki ilk köprüdür ve annesiyle ya da onun yerini alabilecek başka bir insanla bağ kuramayan bir bebeğin yok olması kaçınılmazdır.
Bu bağ o kadar derin ve kapsamlıdır ki daha sonraki yıllarda kalıtımın etkisi olarak hiçbir karakter özelliğini gösteremeyiz. Kalıtımsal olarak geçen her eğilim anne tarafından uyarlanır, eğitilir, alıştırılır ve yeniden oluşturulur. Annenin becerisi ya da beceriksizliği çocuğun tüm potansiyelini etkiler. Annenin becerisi derken çocuğuyla iş birliği yapabilmesini ve çocuğunun kendisiyle iş birliği yapmasını sağlamasını kastediyoruz. Bu beceri birtakım kurallarla öğretilmez. Her gün yeni bir durum meydana gelir. Çocuğun ihtiyaçlarına anlayışını ve kavrayışını uygulaması gereken binlerce nokta vardır. Yalnızca çocuğuyla ilgileniyorsa ve onun sevgisini kazanmak ve refahını sağlamakla meşgulse becerikli olabilir.
Sayfa 130Kitabı okudu
Hepsi arasından en aydınlatıcı olan bireyin öyküsü nün başladığı, hatırlayabildiği ilk olaydır. İlk anı bireyin temel yaşam görüşünü, tutumunun ilk tatmin edici belirginleşmesini gösterir. Bize tek bakışta gelişiminin başlangıç noktası olarak aldığı yeri görme fırsatı sunar. İlk anıyı sormadan asla bir kişiliği incelemeye başlamam. Bazen insanlar cevap vermez ya da hangi olayın ilk olduğunu bilmediklerini öne sürerler fakat bu bile bir şeyleri açığa çıkarır. Buradan, temel anlamlarını tar tışmak istemedikleri ya da iş birliğine hazır olmadıkları sonucunu çıkarabiliriz. Çoğunlukla insanlar ilk anılarını tartışmaya oldukça isteklidirler. Onları salt gerçekler olarak kabul ederler ve içlerinde saklı bir anlam olduğunu fark etmezler. Hemen hemen hiç kimse ilk anısını anlamlandıramaz, dolayısıyla çoğu insan ilk anıları aracılığıyla yaşamdaki amaçlarını, başkalarıyla ilişkilerini ve çevreyle ilgili görüşlerini tamamen tarafsız bir şekilde ve çekinmeden itiraf eder.
Sayfa 82Kitabı okudu
Rüyalarda kendimizi kandırırız. Her rüya bir kendi kendini zehirleme ve hipnoz etmedirBütün amacı içinde bulunduğumuz durumla yüzleşmeye hazır olduğumuz ruh halini uyandırmaktır. Rüyalarda, günlük yaşamda karşılaştığımız kişiliğin tipatıp aynısını görmemiz gerekir fakat onu bir bakıma zihnin atölyesinde, gün boyu kullanacağı duyguları hazırlarken görebilmeliyiz. Eğer haklıysak, rüyanın yapısında, kullandığı araçlarda bile kendi kendini aldattığını görebilmeliyiz.
Sayfa 111Kitabı okudu
İlk anılar özel bir öneme sahiptir. Öncelikle, yaşam tarzının köklerini ve en basit ifadelerini gösterirler. Bir çocuğun şımartılıp şımartılmadığını ya da ihmal edilip edilmediğini, başkalarıyla iş birliği yapmak için ne kadar eğitimli olduğunu, kiminle iş birliği yapmayı tercih ettiğini, ne gibi sorunlarla karşılaştığını ve bu sorunlar ile nasıl mücadele ettiğini buradan çıkarabiliriz. Görme güçlüğünden muzdarip olan ve kendini daha yakından bakmak için eğiten bir çocuğun ilk anılarında görsel dünyanın izlenimleriyle karşılaşırız. Anıları, "Etrafıma baktım..." şeklinde başlayacaktır ya da renkleri ve şekilleri tarif edecektir. Hareket güçlüğü yaşayan ve yürümek, koşmak ya da zıplamak isteyen bir çocuğun anılarında bu ilgisini gösterecektir. Çocukluk döneminden hatırlanan olaylar bireyin esas ilgisine çok yakın olmalıdır ve eğer biz söz konusu ilgiyi bilirsek bireyin amacını ve yaşam tarzını da biliriz. Mesleki rehberlikte ilk anıları bu kadar değerli kılan budur. Dahası, çocuğun annesi, babası ve diğer aile fertleriyle ilişkisini bulabiliriz.
Sayfa 81Kitabı okudu
Tüm ruhsal ifadeler arasından en açıklayıcı olanı bireyin anılarıdır. Anıları, ilgili bireye sınırlarını, durumlara yüklediği anlamı hatırlatan, yanında taşıdığı anımsatıcılardır. "Tesadüfi anı" diye bir şey yoktur: Birey karşılaştığı sayısız izlenimden, kötü olsa dahi, sadece kendi durumunu etkilediğini düşündüğü izlenimleri hatırlamayı
Sayfa 80Kitabı okudu
Ancak hiç bir insan anlamlardan kaçamaz. Gerçekliği her daim ona yüklediğimiz anlam vasıtasıyla, gerçeğin kendisini değil onu yorumlanmış bir şey olarak deneyimleriz. Dolayısıyla anlamın az ya da çok yarım, tamamlanmamış olduğunu varsaymak doğaldır hatta hiçbir zaman tamamen doğru değildir. Anlamlar alemi, hatalar alemidir.
Sayfa 7Kitabı okudu