Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yaşamın Sırrı DNA

Bahri Karaçay

Yaşamın Sırrı DNA Gönderileri

Yaşamın Sırrı DNA kitaplarını, Yaşamın Sırrı DNA sözleri ve alıntılarını, Yaşamın Sırrı DNA yazarlarını, Yaşamın Sırrı DNA yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
360 syf.
10/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Okuduğum en tatlı bilim kitaplarından biriydi. Hocamınız konuyu açıklaması, örneklerle desteklemesi, anlaşılır bir şekilde ifade etmesi harikaydı. Bir sürü yeni şeyler ve hayranlık uyandıracak bilgiler öğrendim. Özellikle Kanser konusunda ne kadar çok şeyi yanlış biliyoruz. Bilimseverlerin, biyoloji ve genetiğe ilgi duyanların severek okuyup çok şey öğreneceği ve hocamızın çalışmaları ile gururlanacağını şuan ki etiket fiyatı 50 TL gibi komik bir fiyat olan efsanevi bir yapıt. Herkese öneriyorum.
Yaşamın Sırrı DNA
Yaşamın Sırrı DNABahri Karaçay · Tübitak Yayınları · 2020313 okunma
360 syf.
·
Puan vermedi
Biyolojik kitabımız: DNA
DNA bizi tarif eden en detaylı analiz kitabımız. Aynaya baktığımız da gördüğümüz veya göremediğimiz bütün gizli saklı özelliklerimizin muhtevasına şamil, ilmek ilmek dokunmuş, belli bazların dizilimiyle kişiliğimiz karakterimiz çok büyüttüğümüz ya da küçümsediğimiz fiziksel özelliklerimiz, büyüklendiğimiz benliğimiz; aslında sadece Adenin Timin Guanin Sitozin bazlarının dizilimlerinden oluşan yakaşık 30 bin tane gende yankısı bulununa özellikler. Bir yandan çok karmaşık aklın sınırlarını zorlayan mükemmellikte ama bir yandan da temel mantığı basit. Biz yaşarken bir nevi içimizde kader kitabı hayatımıza birçok yönden tesir ediyor. Hastalıklar, zeka insan türünün varlık sahnesine çıkışı gibi birçok yönü olan bir kitap.
Yaşamın Sırrı DNA
Yaşamın Sırrı DNABahri Karaçay · Tübitak Yayınları · 2020313 okunma
Reklam
Bilimde önemli keşifler yapabilmek için önyargılardan uzak ve alışılmış kalıplar dışında düşünebilmek gerekir.
Sayfa 30 - Tübitak Popüler Bilim YayınlarıKitabı okudu
Bugün dünya üzerinde yaşayan insanların kökenlerini nereden aldıklarını, hatta günümüzden kaç bin yıl önce nerelerde yaşamış olduklarını, yine ırk kavramının biyolojik bir gerçek olmaktan ziyade sosyal bir hastalık olduğunu öğrendik.
Sayfa 2 - Tübitak Popüler Bilim YayınlarıKitabı okudu
"...Sadece belli gelir düzeyine ulaşmış insanların yaptırabildiği estetik ameliyatlara olan talebe bakılırsa, üstün özellikler elde etmek için DNA'sında değişiklik yaptırmak isteyecek çok sayıda insan olması da kaçınılmaz gibi görünüyor..."
Örneğin eğer yaşlanmaya neden olan epigenetik değişiklikleri belirler ve önleyebilirsek en azından yaşlanmanın hızını azaltabilir veya gençliğin süresini uzatabiliriz. Bunu gerçekleştirmek, hücrelerimizi yeniden programlayabilmek demektir. Eğer bunu başarabilirsek kendi vücut hücrelerimizden herhangi birini yeniden programlayıp kök hücre haline getirebilir, daha sonra da hastalık veya yaşlılık nedeniyle zarar görmüş veya yaşlanmış dokularımızın hücrelerine dönüştürüp söz konusu dokuların tamirinde kullanabiliriz. Böyle bir noktaya ulaşmanın uzun yıllar alacağı düşünülmüştü. Fakat Japon araştırmacı Shinya Yamanaka'nın 2007 yılında gerçekleştirdiği olağanüstü bir çalışma, hücrenin programının değiştirilebileceğini kanıtladı. Yamanaka, yetişkin deri hücresine sadece dört gen aktararak bu hücreyi kök hücreye dönüştürmeyi başardı. Aktardığı genler "ana transkripsiyon faktörleri" adını verdiğimiz, çok sayıda genin çalışmasını kontrol eden genlerdi.
Reklam
Genelde kadınlarda HDL seviyesi erkeklerinkinden daha yüksek, HDL ve LDL molekülleri de erkeklerde olduğundan daha büyüktür. Kadınlarda kalp ve damar rahatsızlıklarının da- ha az görülmesinin ve kadınlarm erkeklerden daha uzun yaşa- malarının nedeni bu olabilir. Çünkü küçük LDL molekülleri da- mar dokusuna kolay girer ve daha sıkı bağlanır. Kolesterolün bu şekilde damarların cidarında birikmesi, damar sertliğine ve ileri dönemlerde damar tıkanıklıklarına neden olur. Küçük LDL'nin daha kolay okside olması da kalp ve damar hastalıklarında tetik- leyici etki yapar.
Gen tedavisi çok basit anlamı ile, mutasyona uğramış bir genin sağlıklı kopyasının organizmaya aktarılarak genetik bozukluğun düzeltilmesi demektir. Hastalığa neden olan gen ve o gendeki mutasyon (hata) belirlendiken sonra, hata taşımayan gen hastaya aktarılarak hastalık tedavi edilecektir. Örneğin fren görevi yapan kanser önleyici genler, kanserli dokuya aktarılarak kanserin ilerlemesi önlenebilecek, tedavi sağlanabilecektir.
Kanser hücreleri normal hücrelerden çok daha hızlı çoğaldıkları için kemoterapide kullanılan ilaçlar bu hücreleri hedef alarak ölmelerini sağlar. Ancak vücutta hızlı çoğalan hücreler sadece kanser hücreleri olmadığı için normal hücrelerin bir kısmı da ne yazık ki kemoterapiden olumsuz yönde etkilenir. Saç hücreleri hızlı çoğalan hücrelerdendir. Bu yüzden kemoterapi uygulanan hastaların saçları tedavi sırasında dökülür.
Nöroblastom, hem belirtileri hem de ortaya çıktığı yer açısından hastadan hastaya farklılık gösteren bir kanserdir. Daha çok beş yaşın altındaki çocuklarda görülen bu kanser, aslında bir sinir sistemi tümörüdür. Boyunda, göğüste, karında ve hatta üreme organları civarında da oluşabilir. Yakaların yarısından çoğunda tümör, böbreküstü bezler olarak da bilinen adrenal bezlerden kaynaklanır. Bazı vakalarda tümör herhangi bir tedavi uygulanmadan, kendiliğinden kaybolup gider; ancak bazı vakalarda da çok hızlı gelişerek kısa sürede vücudun diğer dokularına da yayılır.
Reklam
Kemik iliği kanda oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerinin ve hastalıklarla mücadele eden, bağışıklık sistemimizin parçası olan beyaz kan hücrelerinin üretildiği bir yerdir. Ilk kemik iliği nakli 1968 yılında gerçekleştirildi ve o tarihten beri başarı ile uygula- narak sayısız hastanın hayatı kurtarıldı. Kemik iliği naklini nor- mal kan naklinden ayıran özellik, içerdiği hücrelerden kaynak- lanmaktadır. Normal kan nakli ile vücuda aktarılan hücrelerin ömrü sınırlıdır ve bu hücreler belli bir süre sonra ölür. Kemik iliği ise "kan kök hücreleri" adını verdiğimiz bir grup hücreye ev sahipliği yapar. Bu kök hücreler bir yandan bölünerek kendi sa- yılarını artırırken, diğer yandan kırmızı ve beyaz kan hücreleri- ne dönüşür. Böylece kemik iliğinden alınan kök h ücreler, kan hücreleri için uzun süreli bir kaynak teşkil eder.
Prozac, sinaps btilgesinde bulunan serotonin miktarını artı- rır. Hastalar genellikle iki üç hafta gibi kısa sürede ilacın etkisi- ni görmeye başlar.
MRI tekniği ile şizofrenik beyinlerin incelenmesi bir gerçeği daha gün ışığına çıkardı: Beyindeki "karıncık" (ventrikül) adını verdiğimiz ve içinde beyin sıvısının bulunduğu yapılar, bazı şi- zofrenik hastalarda olması gerektiğinden daha büyüktü. Bu has- talarda karıncıkların neden büyüdüğü bilinmemekle birlikte bu bulgu, şizofrenik beyinde fiziksel birtakım anormallikler oldu- ğunu da ortaya koyuyordu. Kafatasının sert yapısı, beyin için fiziksel bir sınır teşkil eder. Bir diğer deyişle, kafatasının hacmi, içinde bulunan beynin hac- mini de belirler. Bu durum beynin belli bir kısmının hacminin artması için diğer bir kısmının hacminin azalması gerektiği an- lamına gelir. Nitekim şizofrenik hastaların beyni incelendiğin- de, hacmi artan karıncıkların, beyni içeriden dışarıya doğru, ya- ni kafatasma doğru ittiği ve sonuçta beynin dış tabakasında in- celmeye sebep olduğu görüldü. Bu genişlemeden en çok etkile- nen bölge ise ön alın korteksiydi.
Biriken bu tabakadaki kanser yapıcı maddeler zaman için- de hücrelere girerek DNAyı bozar ve mutasyona sebep olur. Bu maddelerden biri "benzopiren"dir. Akciğer hücresine gi- ren benzopiren, epoksit adı verilen bir kimyasal maddeye dö- nüşür. Epoksit ise DNA'nın yapısını oluşturan dört bazdan bi- ri olan guanin ile etkileşime girerek ona tutunur. DNA'nın kop- yası yapılırken guanine bağlanmış epoksit, timin olarak algılanır ve ONAya guanin yerine timin bazı bağlanır, bunun sonucun- da, karşıdaki eşlenik baz da sitozin yerine adenin olur. Böylece akciğer hücresinin genlerinde mutasyon ortaya çıkmış olur.
p53, hücrede önemli sorunlar ortaya çıktığında hücre bölünmesinin durdurulması emrini veren ana genlerden biridir. Örneğin eğer hücreyi radyasyona maruz bırakırsanız, radyas- yon DNA'nınyapısını bozar yani mutasyona neden olur. Hücre, bu çok önemli değişikliği "sezinler" ve p53 geni, hücrenin ONA sentezleme aşamasına girmesini önler. Böylece hücrenin bölüne- rek mutasyonları yeni hücrelere aktarması da önlenmiş olur. p53 geninin hücre bölünmesini durdurması, hücrenin radyasyon et- kisi ile oluşan mutasyonları düzeltmesi için de zaman kazanma- sı demektir.
kalın bağırsak kanserine yakalanan hastalarda, bağırsakları karaciğere bağlayan ana damar yoluyla kanser ilk olarak karaciğere sıçrar.
309 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.