Eğer insan dünyayı kendisine izah edebileceği bir alan açmazsa bu kez dünya ile arasında tuhaf bir boşluk kalır. Ve insan, bu boşlukta benzersizliğinin yalnızlığını yaşar. Ancak dünyaya nereden ve nasıl bakacağını belirleyerek bu boşluğu kaldırır ve kendisini dünyaya yerleştirir. Bu yerleşiklik onu zaman ve uzamda kaybolmaktan korur. Böylece diğer insanlarla arasında mekansal bir birliktelik sağlamış olur. Bu mekansal birlik onu dünyevileştirir; ona diğer insanlar gibi olduğunu öğretir.
Sayfa 45 - Hece Yayınları Birinci BasımKitabı okudu
Yazı hırsızlığı anlamına evrilen intihal, bu dönemde edebiyat dünyasındaki yerini alıyordu. Bu nedenle 19. yüzyıla kadar ortaya konmuş edebiyat eserlerinde intihal aramak fazlasıyla anakronik bir yaklaşım olacaktır. Zira yazımızın başında da belirttiğimiz gibi, 19. yüzyıla kadar edebiyatın kaynakları, temaları hatta kalıplan insanlığın ortak malı hükmündeydi. Şeyh Galib'in deyişle 'mîrî malı'ydılar. Sanatçılar etkilenmek, beslenmek, yeni bir söyleyiş biçimi yakalamak için okuyor hatta bir ustanın yanında eğitiliyorlardı. İlhamını Mesnevi' den aldığını söylerken Şeyh Galib hiç de mahcup olmuyordu.