“Benim gece hayatım yok olum ya, bi daha da bana bu mesajları yollamayın, çalışıyorum, kafamdan dumanlar çıkarken elâlem eğleniyormuş bana ne, asabım bozuk, yakarım,”
'Issız bir adaya düşseniz yanınıza alacağınız üç şey,' geyiğine hep hazırlıklı cevap veririm: 'Deniz motoru, su, kıtalararası cep telefonu!' Bitti. Rasyonel insanım.
İnsanlar, iyi ya da berbat, yaşamlarındaki tüm değişikliklere çabucak alışıyorlar ve doğalarında var olan sabit mutluluk seviyesine bir an önce ulaşmaya çalışıyorlar. Ebeveynlerinden birini kaybeden bir insanın bir süre sonra eski mutluluk ve neşesine kavuşması da bu yüzden, yalı alanın birkaç sene sonra yalıda oturmayı kanıksayıp denize arkasını dönüp eskisi kadar "mutsuz" oturması da!
Yani para mutluluk getirmiyor denemez ama parayla satın alınan mallar mutluluk getirmiyor! Şan dersleri, seyehatler, piknikler, tiyatro oyunları filansa başka! Farklı tecrübeler hayatı zenginleştirip memnuniyeti yükseltiyor!
Şöyle de bir teorim var ki, çocuk beyninde "gelecek" kavramı henüz gelişmemiş olduğundan, sabiler anı yaşar, on dakika sonrasını düşünmezler. Bu yüzden bir oturuşta iki kilo kiraz yiyip kusarlar, evden çıkıp bilmedikleri mahallelere girip kaybolurlar, okulun üç sınıf büyük kabadayısının kafasına top atar ve kaçınılmaz sonuçlarla karşılaşırlar! Hepsini yaptım, oradan biliyorum! Şimdi bu herif "Yarın sınıfta dinç olmalıyım," diye planlı programlı şekilde, kendiliğinden gidip yatarsa, o zaman kork işte!