Umudun Tarihine Yolculuk

Yedi Uyurlar Efsanesi

Özlem Sert

Yedi Uyurlar Efsanesi Posts

You can find Yedi Uyurlar Efsanesi books, Yedi Uyurlar Efsanesi quotes and quotes, Yedi Uyurlar Efsanesi authors, Yedi Uyurlar Efsanesi reviews and reviews on 1000Kitap.
Biraz daha özlü bir anlatım olabilirdi..
Eshab-ı Kehf'ten fütüvvetnamelerde de sıkça bahsedilir, çünkü bu sure fütüvvetle ilgili bulunan üç sureden birisidir. Eldeki en eski Fütüvvetnameler Sulemi'nin 10. yüzyılda yazılan "Kitab al-Futuvva"sı ve Ansari'nin sufilerin fütüvvet hakkındaki sözlerini derlediği Arapça'sının yanında Farsça­sınıda verdiği "Fütüvvetname" adlı eseridir. İlk Türkçe fütüvvetname ise 13. yüzyılda yazılan Burgazi fütüvvet­namesidir. Bunu Seyyid Gaybi oğlu Şeyh Hüseyin'in Fatih Sultan Mehmet döneminde yazılmış fütüvvetnamesi takip eder. Daha sonra da pek çok fütüvvetname metninde Eshab-ı Kehf'e değinilir. Burada sadece Burgazi fütüvvetnamesine değindim. İslami yazındaki bu müthiş zenginlik kaynaklar konusunda seçici olmayı gerektiriyor, çünkü daha pek çok metinde Eshab-ı Kehf'ten bir şekilde bahsediliyor ve bunların hepsini bu çalışmaya almak müm­kün olmamıştır.
Sayfa 178
(...) Sadece Orta Asya'da üretilen metinlerde değil yerel inançlarda da efsanenin önemli bir yeri olmuş. Örneğin yine Tatar metne göre bu gençlerin isimleri çok özeldir ve eğer birisi tüm kalbiyle bu isimleri söyler ya da yanında taşır ise kendisi ve ailesi günahlardan, hastalıktan ve acıdan koru­nur. Sabahtan akşama kadar isimleri yanında taşıyan uzun ve mutlu yaşar. Tatarlar arasında yaygın olmuş bir diğer inanca göre, bir mektubun postada kaybolmasından sakın­ mak için zarfta adresin yazıldığı yere "Kıtmir" yazılır. Za­manla bu iadeli tahaütlü yollamak anlamına gelen Rusça "zakaznoe"nun yerini de tutmuş.
Sayfa 123
Reklam
Afganistan'da Eshab-ı Kehf ile ilişkilendirilen iki ziyaret yeri bulunur. Bunlardan birisi Meymaneh diğeri de Harekan şehrindedir. Harekan'daki ziyaret yerinde Eshab-ı Kehf adı­na yapılmış bir cami vardır. Bu caminin yanında bir veliye ait olduğu söylenen bir mezar bulunur. Kuduz bir köpek tarafından ısırılanlar buraya getirilir ve Kehf suresi okuna­rak Eshab-ı Kehf'in köpeği Kıtmir'den yardım istenir. Böyle­ce hastanın iyileşeceğine inanılır. Meymaneh'te ise yine Eshab-ı Kehf adına yapılmış bir cami bulunur.
Sayfa 116 - Hayli enteresan..
Fas'ta Eshab-ı Kehf'e ait olduğu düşünülen iki tane mağara vardır. Bu mağaralar birbirlerine 203 km mesafede bulunan Sofrou ve Rabat şehirlerindedir Sofrou'daki ziyaret yeri ile ilgili olarak halk arasında anlatılan hikayede ilginç motifle­rin bir araya getirildiği görülür. Örneğin, uzun uykuların­ dan uyanan gençlerden biri, ekmek almak için şehre indi­ğinde gencin dilinden kimse anlamaz ve şehirdeki insanlar bu gence göre çok kısadırlar. Burada bir anda tıpkı Güliver masalında olduğu gibi dev insan motifi yerel hikayeye ek­lemlenmiştir. Rabat'taki mağara ise şehrin doğusunda kalan sıradağlardan birisindedir. Kimse bu mağaraya girmeye cesaret edemez.
Sayfa 112
(...) Eshab-ı Kehf, Osmanlı hat sanatında da sıkça işlenen bir temadır. Yedi gencin ve köpeklerinin isimleri gemi şeklinde yazılırlar. Eshab-ı Kehf'ten başka gemi şeklinde işlenen sadece Amentü cümlesidir. Bu kelimelerin seçimi, gemi şeklinde istiflenmeye uygun olmasından kay­ naklanmaz. Gerek Hıristiyanlık'ta gerekse İslamiyet'te Yedi Uyurlar çoğunlukla korunmaya yönelik inançlar içinde yer almışlardır. Tehlikeli bulunan deniz yolculukları, özellikle bu inancın daha gözde olduğu alanlardır. Yohannes Koch, deniz yolculuklarında Yedi Uyurlarla ilgili oluşan bu gele­neği, Akdeniz'de yaygın olan "kabirler" inancı ile açıklar. Bu inanca göre, kabirler'in isimleri gemilere yazılarak onla­rın korumasına sığınlırdı. Hat sanatında Eshab-ı Kehf'in gemi şeklinde işlenmesi, Kabirler geleneğinin İslam sanatın­da devam etttirildiği hissini verir.
Sayfa 103
" Kötü dostla ünsiyet, belaya bulaşmaktır. Mademki o geldi, bana uyumak düşer. Uyuyayımda Esbabı Kehif'ten olayım. O sıkıntıda, o mihnette mahpus kalmak, Dikyanus'tan iyi!" dedi. Eshabı Kehf'in uyanıklığı, Dikyanus'a kulluk etmekti. Fakat uykuları; şereflerini, haysiyetlerini korumuş oldu. Bilgiyle uyumak, uyanıklıktır. Vay bilgisizle oturan uya­nık kişiye! Kargalar, güz mevsimi otağlarını kurdular mı, bülbüller gizlenir ve susarlar. Çünkü gül bahçesi olmayınca bülbül sükut eder. "
Sayfa 93 - Hz. Mevlana - Mesnevi
Reklam
Mevlana Mesnevi'nin birinci cildinde Eshab-ı Kehf'in uykusunu, bâtıni dünyaya yolculuk olarak yorumlar. Bu uykuyu insanın dünyadaki yanılgı gölgelere gözlerini ka­paması fakat bu gölgelerin ardındaki asıl gerçekliğe gözleri­ni açması olarak yorumlar. Yeni Platoncu yaklaşım burada Eshab-ı Kehf kıssası ile açıklanmaya çalışılmıştır. Onlar sağa sola çevirilseler de, uykularına devam ederler. Yani dünyevi işlerle uğraşsalar da hayattan kopmuşlardır. Za­manın uzunluğu kısalığı gibi konular, dünyevi ve gerçekliği yansıtmayan olgulardır. Eshab-ı Kehf'e nasıl uyudukları üç yüzyıl bir an gibi geldiyse bu yoldaki biri içinde durum böyledir.
Sayfa 92
Tıpkı mağara ben­zetmesinde olduğu gibi gerçek varlık "külli akıl"dır ve "söz­cükler" bu "mutlak" dünyanın gölge resimleri kabul edilir. Örneğin, Nasıruddin bu konuyu şöyle dile getirir: "Nassın zahiri tefsiri inancın bedenidir Ne ki derin tefsir, onun ruhu mesabesindedir Sorarım size: Ruhsuz beden nasıl yaşayabilir?"
Sayfa 77
(...) Yedi Uyurlar İnancının 9. yüzyılda toplumun alt sınıflarında başlayıp 10. yüzyıldan sonra iyice güçlenen etkisi bugüne kadar devam eden Sufi ya da Tasavvufi yaklaşımlarda çok özel bir yere sahip olduğu görülür. Sufi akımların benim­senmesi, dönemin toplumsal yaşamında, düşünce dünya­sında ve politik güç dengelerinde yaşanan büyük bir deği­şimle yakından ilişkilidir. Merkezi devletlerin güçlerinin azalıp yönetimin küçük bir elitin elinden orta sınıflara geçti­ği dönemlerde mistik yaklaşımların güçlendiği görülür. Ni­tekim mistik dini hareketler belirgin olarak ilk kez "eksen çağı" diye adlandırılan yeryüzündeki iktidarların kontro­lündeki putlar ve benzeri tanrı inançlarının gökyüzüne yük­selip, evrensel bir ahlakı temsil etmeye başladıkları dönem­de, MÖ 800-MÖ 200 arasında Yunanistan, Çin, Hindistan ve Orta Doğu' da eş zamanlı olarak ortaya çıkmıştır.
Sayfa 75
" Her bir yo­rum, içinde bulunduğu dönemin yansımasıdır. "
Sayfa 62
Reklam
" Onlar mağaralarında üç yüzyıl ve buna ilaveten do­kuz yıl kalmışlardır. "
Sayfa 58 - Kehf Suresi - 25. Ayet
(İnsanların kimi): "Onlar üç kişidir; dördüncüleride köpekleridir" diyecekler; yine: "Beş kişidir; altıncıları köpek­leridir' diyecekler. (Bunlar) bilinmeyen hakkında tahmin yü­rütmektir. (Kimileride:) "Onlar yedi kişidir; sekizincisi kö­pekleridir" derler. De ki: Onların sayısını Rabbim daha iyi bi­lir. Onlar hakkında bilgisi olan çok azdır. Öyle ise Ashab-ı Kehf hakkında, delillerin açık olması haricinde bir münaka­şaya girişme ve onlar hakkında (konuşan) kimselerin hiçbirinden malumat isteme.
Sayfa 58 - Kehf Suresi - 22. Ayet
" Biz sana onların başından geçenleri gerçek olarak an­latıyoruz. Hakikaten onlar, rablerine inanmış gençlerdi. Biz de onların hidayetini arttırdık. "
Sayfa 56 - Kehf Suresi - 13. Ayet
(...) Hıristiyanlıkta Yedi Uyurlar, kimi dönemlerde ve kimi yer­lerde bilinmeyen ya da unutulan bir efsane iken, İslamiyette ve İslamiyetin yayıldığı her yerde canlılığını her zaman ko­rur. İslamiyetin yayıldığı farklı bölgelerde bu efsane ile ilgili ziyaret yerlerinin oluşması, bu canlılığın en gözle görülür yansımalarından biridir. Efsanenin İslamiyette hıristiyanlığa oranla daha fazla bilinmiş ve müs­lümanlarca benimsenmiş olmasının en önemli nedeni, Tevrat ve İncil'de geçmezken, Kur'an'da Kehf Suresi'nin doku­zuncu ve yirmi altıncı ayetine kadar tam on yedi ayet Eshab­ı Kehf (Mağara Arkadaşları) ile ilgili olması ve sureninde ismini buradan almasıdır.
Sayfa 55
104 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.