Saraybosna’da başlayıp İzmir’de noktalanan dokunaklı bir göç ve göçmenlik hikayesi Yedinci Bayrak.
Hasret ‘in ,özgürlüğüne ve bayrağı altında yaşamaya duyduğu hasretle geçen ömrü hepimizi derinden etkileyecek.
Ayla kutlu’nun ilk okuduğum kitabı. Konusu aslında bir göç hikayesi. Yazarımız karakterlerin duygularını o kadar iyi anlatmış ki. İçiniz acıyor. Bazı yazarlar gibi acıtasyon yapmamış. Çok gerçekçi.
Savaşlar,istilalar,acılar,ölümler umutlar hepsi var aslında...
Kahramanız olan hasret, yaşamı boyunca nelere göğüs gerdi. Eskiden insanca yaşayabilmek ne kadar zormuş. Özgürlüğü bilmiyordu. Çok sorgulatan bir kitaptı benim içi. Beğenerek okudum.
@kafasina_goreokur ailesi olarak bu hafta yedici bayrak kitabını okuduk, sizlerde bize katılmak isterseniz mutlu oluruz
Yoksulluğun derinliği vardır. Dışarıdan bakan göz onun enini boyunu görür yalnızca. Asıl olan onun derinliğidir. Bir mecidiye büyüklüğünde kalmış sabun parçasını bile hane halkına kullandırmayıp, gelebilir olduğu düşünülen konuğa saklamak yoksulluk demektir.
Delilik, insanoğlunun içinde kendisinin bile bilmediği bir yerinde saklı duruyor olmalı. Çıkmak için yol aradığı zamanlarda, çıkar çıkmaz yıkıcılığa yöneliyor.
''Yok artık! Bir çeşit çıplanmak değil mi suretin yakalanıp kağıt üstünde tutulması? Ne büyük günah! Ruh ölmez mi o zaman, hiç değilse...Yani bir kısmı... Sakatlanmaz mı o insan? Dükkanlar, sokaklar, bütün şehirler...Korunaksız kalmaz mı?''
Değirmenden, kapalı karanlık yerlerden, fırtınalı günlerden, selden ve kayaç topraklardan boşuna korkmuş bunca yıl. Asıl korkutucu olan, her zaman evlerini dolduran şeymiş: Dile getiremediği, sevgisizlik.